İslam maneviyat tarihinde, taşıdığına inanılan derin sırlar, manevi güç ve faziletler nedeniyle özel bir ilgi gören bazı dua ve metinler bulunmaktadır. Bunların en meşhurlarından biri de Celcelûtiye Duası veya Kaside-i Celcelûtiyye olarak bilinen metindir. Hz. Ali'ye (r.a.) atfedilen bu kaside, Esmâ-ül Hüsnâ'yı, Allah'ın bazı özel isimlerini ve güçlü manevi tesirlere sahip olduğuna inanılan ifadeleri içerir.
Celcelûtiye Nedir? Kökeni ve Mahiyeti
Celcelûtiye, Arapça ve Süryanice (veya İbranice) kelimelerin iç içe geçtiği, belirli bir vezinle yazılmış uzun bir kasidedir (şiir formunda dua). Rivayetlere göre, Cebrail (a.s) tarafından Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) Süryanice olarak indirilmiş, ardından Hz. Ali (r.a.) tarafından Arapça harflerle yazılarak şiir formuna getirilmiştir.
Bu kasidenin en belirgin özelliği, içinde Allah Teâlâ'nın en büyük ismi olduğuna inanılan İsm-i A'zam'ın ve pek çok gizli sırrın saklı olduğunun düşünülmesidir. Bu nedenle, özellikle Havass (harflerin, isimlerin, ayetlerin gizli özellikleri ve etkileriyle ilgilenen geleneksel bir alan) ve Tasavvuf çevrelerinde önemli bir yere sahip olmuştur. İmam Gazâlî (rh.a - bazı kaynaklarda ona atfedilir veya şerh ettiği söylenir), İmam Bûnî (rh.a - Şemsü'l-Maarif gibi eserlerinde yer verir) ve Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî (k.s - Mecmuatü'l-Ahzâb adlı dua kitabında nakleder) gibi önemli zatların eserlerinde yer alması, onun İslam geleneğindeki yerini pekiştirmiştir.
Çok Önemli Not (Köken ve Sahihlik): Celcelûtiye'nin faziletleri ve manevi etkileri nesillerdir tecrübe edilmekle birlikte, onun doğrudan Cebrail (a.s) tarafından indirildiği veya Hz. Ali (r.a.) tarafından bu şekilde tertip edildiğine dair, hadis ilmi kriterlerine göre sahih ve kesintisiz bir isnad zinciri bulunmamaktadır. Bu nedenle, hadis alimlerinin çoğunluğu tarafından doğrudan Peygamberimiz'den veya Hz. Ali'den gelen kesin bir metin olarak kabul edilmez. Daha çok manevi ilham, keşif veya Havass ilmi çerçevesinde değerlendirilen, faziletleri tecrübeye dayalı olarak kabul gören ezoterik (bâtıni) bir metin olarak görülür. Bu ayrımı bilmek, metne doğru bir şekilde yaklaşmak açısından hayati önem taşır.
Celcelûtiye'nin Rivayet Edilen Faziletleri ve Sırları
Celcelûtiye Duası'na geleneksel olarak pek çok fazilet ve sır atfedilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır (Unutulmamalıdır ki bunlar rivayetlere ve tecrübelere dayanır, etkileri Allah'ın iznine bağlıdır):
- İçinde İsm-i A'zam'ın saklı olduğuna inanılır ve bu isimle yapılan duaların kabul olacağı umulur.
- Her türlü hacetin (ihtiyacın) karşılanması için güçlü bir vesile olduğu kabul edilir.
- Maddi ve manevi rızık kapılarının açılmasına yardımcı olduğu söylenir.
- Her türlü şerden, kötülükten, nazardan, sihirden (büyüden), cin ve şeytanların şerrinden korunmak için okunur.
- Hastalıklara şifa vesilesi olduğuna inanılır.
- Düşmanlara karşı galibiyet, zalimlerin şerrinden emin olmak için okunur.
- Sevgi, muhabbet ve ülfet (ısınma) için okunabileceği belirtilir.
- Manevi sırların açılması, ilham ve keşif kapılarının aralanması için bir anahtar olduğu düşünülür.
- Her bir beyitinin (mısra çifti) farklı bir özelliğe ve faydaya sahip olduğu, belirli niyetler için belirli beyitlerin okunabileceği ifade edilir.
Celcelûtiye Ne İçin Okunur?
Yukarıdaki faziletlere binaen Celcelûtiye Duası, çok çeşitli niyetlerle okunmaktadır:
- Genel korunma ve manevi zırh niyetiyle.
- Zorluklardan kurtulmak ve işlerin kolaylaşması için.
- Maddi ve manevi bereket ve rızık istemek için.
- Şifa talep etmek için.
- Düşmanların ve hasetçilerin şerrinden korunmak için.
- Kalp gözünün açılması, manevi ilerleme kaydetmek için.
- Önemli bir işe başlarken veya bir dileğin kabulü için.
Celcelûtiye Duası Tam Metni
Celcelûtiye Duası (Tam Metin)
Her Beyit İçin Arapça Metin, Türkçe Okunuşu ve Meali
1. بَدَأْتُ بِِبِسْمِ اللهِ رُحِى بِهِ اهْتَدَتْ
إِلَى كَشْفِ أَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْBede'tü bibismillêhi rûhi bihîhtedet
İla keşfî esrarin bibatinihintavetBismillah ile başladım; ruhum, O'nun sayesinde o besmele içinde saklı olan çok sırları keşfetti.
2. وَصَلَّيْتُ بِالثَّانِي عَلَى خَيْرِ خَلْقِهِ
مُحَمَّدِ مَنْ زَاحَ الضَّلاَلَةَ وَالْغَلَتْVe salleytü bissani ala hayri halkihi
Muhammedin men zahaddalalete velğaletİkincisinde O'nun yarattıklarının en hayırlısı olan Hz. Muhammed'e salavat getirdim. O Muhammed ki (dünyadan) bütün dalalet ve yanlışlıkları gidermiştir.
3. إِلَهِي لَقَدْ أَقْسَمْتُ بِاسْمِكَ دَاعِياً
بِآجٍ وَمَاهُوجٍ جَلَتْ فَتَجلْجَلَتْİlahi lekad aksemtü biismike daiyen
Biacin ve mahucin celet fetecelceletEy İlâhım, Senin ismine dayanarak dua ettim. Hep açık olan ve gittikçe parlayan Ehad ve Bedi' isimlerinle Sana yalvarıyorum.
4. سَأَلْتُكَ بِالاِسْمِ الْمُعَظَّمِ قَدْرَهُ
وَيَسِّرْ أُمُورِي يا إِلَهِي بِصَلْمَهَتْSeeltüke bil ismil muazzami gadruhû
Ve yessir umrî ya elihî bisalmehet.Kadîr ve şanı yüce olan isminle Senden istedim. Ey güçlü (kadîr) Allah'ım, Sen islerimi kolaylaştır.
5. وَيَا حَيُّ يَا قَيُّومُ أَدْعُوكَ رَاجِياً
بِاجٍ أَيُوجٍ جَلْجَلِيُّوتٍ هَلْهَلَتْVe yâ hayyü yâ kayyûmü ed‟ûke râciyen
Bi âcin eyûcin celceliyyutin helheletEy Hayy ve Kayyûm olan Allah'ım, daima, umut ederek Sana yalvarıyorum. Ehad ve Bedi' isimlerini şefaatçi yaparak yüksek sesle bağırıp Sana yalvarıyorum.
6. بِصَمْصَامٍ طَمْطَامٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ
بِمِحْرَاثٍ مِهْرَاشٍ بِهِ النَّارُ أُخْمِدَتْBi samsâmin tamtâmin ve yâ hayra bâzihın
Bi mıhrâsi mihrâşin bihin nâru uhmidetEy yaratma mertebelerinin en yükseğinde bulunan Allah'ım. Sabit, Cebbar, Bari ve Halim isimlerinle bu fitne ateşi sönsün. Her hadisenin zimamı senin yed-i kudretindedir ve olan herşey senin yönlendirmenle olur.
7. بِآجٍ أَهُوجٍ يَا إِلَهِي مُهَوِّجٍ
وَيَا جَلْجَلُوتٍ بِالإِجَابَةِ هَلْهَلَتْBiâcin ehûcin yâ ilâhî muhevvicin
Ve yâ celcelûtin bil icâbeti helhelet.Ey İlâhim, her derde, her işe ânında müdahale eden ve süratli bir şekilde icabet eden Allah, Ehad ve Bedi' isimlerinle sana yalvarıyorum.
8. لِتُحْيِى حَيٰوةَ الْقَلْبِ مِنْ دَنَسٍ بِهِ
بِقَيُّومٍ قَامَ السِّرُّ فِيهِ وَ اَشْرَقَتْLituhyî hayâtel kalbi min denesin bihî
Bigayyûmin kâmessirru fîhî ve eşragatKayyum ismin hürmetine, kalbimi kirlerinden temizleyerek ihya et. Ona senin sırrın yerleşip ışık saçsın.
9. عَلَىَّ ضِيَاءٌ مِنْ بَوَارِقِ نُورِهِ
فَلاَحَ عَلَى وَجْهِى سَنَاءٌ وَ اَبْرَقَتْAleyye dıyâün min bevârikı nûrihî
Felâha alâ vechî senâün ve ebrakatO sırrın nurunun parıltılarından üzerimde bir aydınlık bulunsun. Böylece yüzümde bir ışık zuhur edip parlasın.
10. وَ صُبَّ عَلَى قَلْبِى شَآبِيبُ رَحْمَةٍ
بِحِكْمَةِ مَوْلٰينَا الْكَرِيمِ فَاَنْطَقَتْVe subbe alê kalbî şeâbîbu rahmetin
Bihikmeti mevlânel kerîmi feentagatKerim olan Mevla’mızın hikmetiyle kalbimin üzerine rahmet sağanakları dökülsün ve dilim kalbimin tercümanı olarak o rahmet hazinelerini terennüm etsin.
11. اَحَاطَتْ بِىَ الْاَنْوَارُ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ
وَ هَيْبَةُ مَوْلٰينَا الْعَظِيمِ بِنَا عَلَتْEhâtat biyel envêru min külli cânibin
Ve heybetü mevlênêl azîmi binâ alet.Her yandan beni nurlar kuşatsın da büyük Mevla’mızın heybeti bizi yüceltsin.
12. فَسُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ يَا خَيْرَ خَالِقٍ
وَ يَا خَيْرَ خَلَّاقٍ وَ اَكْرَمَ مَنْ بَغَتْFesübhânekellâhümme yê [k]hayra [k]hâligin
Ve yê [k]hayra [k]hallâgin ve ekrame men beğat.Ey yaratma ve yoktan var etme mertebelerinin en yükseğinde bulunan Hâlık ve Hallak Allah'ım! Sen azgınlık yapıp haddi aşan isyankârlara bile ikramda bulunursun. Sen her türlü noksan ve kusurdan münezzehsin!
13. فَبَلِّغْنِى قَصْدِى وَ كُلَّ مَأٰرِبِى
بِحَقِّ حُرُوفٍ بِالْهِجَاءِ تَجَمَّعَتْFebelliğinî gasdî ve külle merâribî
Bihakkı hurûfin bilhîcâi tecemmeat.Allah'ım, beni maksadıma ulaştır, bütün ihtiyaçlarımı gider. Hece harfleri şeklinde toplanan Hurûf-u Mukattaa hakki için...
14. بِسِرِّ حُرُوفٍ اُودِعَتْ فِي عَزِيمَتِى
بِنُورِ سَنَاءِ الْاِسْمِ وَ الرُّوحِ قَدْ عَلَتْBisırri hurûfin ûdiat fî azîmetî
Binûri senâil ismi verrûhi kad aletYüce ism-i a‟zamın ve Kur‟an‟ın her tarafı kuşatan nûruyla irademe yerleştirilen harflerin sırrı hürmetine; yüce olan ruhların ve ism-i a‟zamının nûru hürmetine. Her tarafa yükselen vahyin (Kur'an'ın) hürmetine.
15. اَفِضْ لِى مِنَ الْاَنْوَارِ فَيْضَةَ مُشْرِقٍ
عَلَىَّ وَ اَحْيِى مَيْتَ قَلْبِى بِطَيْطَغَتْEfıd lî minel envâri feydate müşrıkın
Aleyye ve ahyî meyte kalbî bi taytağatBana nurlardan parlak bir feyiz akıt; üzerime gelsin, Nûr isminle kalbimin ölülüğünü dirilt!
16. اَلَا وَ اَلْبِسَنِّى هَيْبَةً وَ جَلَالَةً
وَ كُفَّ يَدَا الْاَعْدَاءِ عَنِّى بِعَلْمَهَتْElê ve elbisennî heybeten celâleten
Ve küffe yedel a‟dâi annî bialmehetHâkim isminle bana heybet ve celal elbisesi giydir ki böylece düşmanların elleri benden uzak dursun. Sen hüküm ve hikmet sahibisin.
17. اَلَا وَ اهْجُبْنِي مِنْ عَدُوٍّ وَ حَاسِدٍ
بِحَقِّ شَمَاخٍ اَشْمَخٍ سَلَمَتْ سَمَتْElê vehcubennî min aduvvin ve hâsedin
Bi Hakkı şemâ[k]hin eşme[k]hin sellemet semet.Allah'ım! Kadri yüce Hâlık, Aziz, Celil ve Selâm isimlerinin hürmetine benimle her nevi düşman arasına perde koyarak beni onların kötülüklerine maruz kalmaktan koru.
18. بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ
بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ الظُّلْمَةُ اَنْجَلَتْBinûri celâlin bêzi[k]hin ve şeranta[k]hin
Bi kuddûsi berkûtin bihiz-zulmetuncelet.Aziz ve Celil ismin hürmetine!; Merhamet ve Şefkatinle; çok çok bereketli olan Kuddüs isminle, Sen bu karanlıkları aydınlığa çevir.
19. اَلَا وَ اقْضِ يَا رَبَّاهُ بِالنُّورِ حَاجَتِى
بِنُورِ اَشْمَخٍ جَلْيًا سَرِيعًا قَدِ انْقَضَتْElê vagdi yâ rabbehû binnûri hâcetî
Binûri eşme{k]hin celyen serîan gadingadat.Ya Rabbi! İsm-i a‟zamın nûru hürmetine, Hayy ve Muhyî isimlerinin hürmetine ihtiyaçlarımı gider. Bu isimlerinin nuruyla isteklerime süratle cevap ver!
20. بِيَاهٍ وَ يَايُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا
وَ يَا عَالِيًا يَسِّرْ اُمُورِى بِصَيْصَلَتْBiyêhin ve yêyûhin nemûhin esâliyen
ve yê âliyen yessir umûrî bisaysaletAllahım! Yâh ve Yâyûh ve Zâhir, Samed, Bâtın, Şehid isimlerinle! Ali ve Kâfi isimlerin hürmetine her işimi kolaylaştır!
21. وَ اَمْنَحْنِى يَا ذَاالْجَلَالِ كَرَامَةً
بِاَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَلِيمُ بِكَ انْجَلَتْVemnahnî yâ zel celâli kerâmeten
Bi esrâri ılmin yâ halimü bikenceletEy celal sahibi ve ey Halim! Senin yardımınla açılacak bir ilmin sırlarıyla bana bir ikram lütfeyle.
22. وَ خَلِّصْنِى مِنْ كُلِّ هَوْلٍ وَ شِدَّةٍ
بِنَصِّ حَكِيمٍ قَاطِعِ السِّرِّ اَسْبَلَتْVe [k]hallisnî min külli hevlin ve şiddetin
Binassi hakîmin gâtiisırri esbeletSırları kesin ve inkişaf etmiş Kuranı Hakimin nurani ve açık ifadeleriyle beni her türlü korku ve sıkıntıdan kurtar.
23. وَ اَحْرِسْنِى يَا ذَا الْجَلَالِ بِكَافِ كُنْ
اَيَا جَابِرَ الْقَلْبِ الْكَسِيرِ مِنَ الْخَبَتْVe ehrisnî yêzel celâli bikêfi kun
E yâ cêbiral galbil kesîri minel [k]habetEy celâl sahibi Allah'ım! “Kün!”(Ol!) emrinin “Kef”i hürmetine beni koru. Sen kırılan kalbleri Câbir isminle sarıp sarmalar ve kullarının bozulmuş hallerini ıslah edersin!
24. وَ سَلِّمْ بِبَحْرٍ وَ اَعْطِنِى خَيْرَ بَرِّهَا
فَاَنْتَ مَلَاذِى وَالْكُرُوبُ بِكَ اَنْجَلَتْVe sellim bibahrin ve ağtînî [k]hayra berriha
Fe ente melâzî velkurûbi bikenceletBana (ilimden) bir deniz ver ve o denizin karasının en hayırlı kısmını bana nasip et; çünkü Sen benim sığınağımsın ve bütün sıkıntılar, ancak Seninle gider...
25. وَصُبَّ عَلَىَّ الرِّزْقَ صَبَّةَ رَحْمَةٍ
فَاَنْتَ رَجَاءُ الْعَالَمِينَ وَلَوْ طَغَتْVe subbe aleyyer-rizga sabbete rahmetin
Fe ente racêul âlimîne velev tağatVe üzerime rızkı rahmet seli gibi yağdır. Çünkü insanlar azsa da Sen onların umudusun.
26. وَ اَصْمِمْ وَ اَبْكِمْ ثُمَّ اَعْمِ عَدُوَّنَا
وَ اَخْرِسْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِحَوْسَمَتْVe esmim ve ebkim sümme ağmi aduvvena
Ve ahrishum yazelcelâli bi havsemetSen düşmanlarımızı sağır, dilsiz ve kör et; (bizim ne yaptığımızı bilmesinler...) Ey güçlü Allah'ım, Sen Celâl ve büyüklüğünle onları kekeme eyle! (Millete yanlışı anlatmasınlar!)
27. وَ فِي حَوْسَمٍ مَعَ دَوْسَمٍ وَ بَرَاسَمٍ
تَحَصَّنْتُ بِالْاِسْمِ الْعَظِيمِ مِنَ الْغَلَتْVe fî havsemin mea devsemin veberâsemin
Tehassentü bil ismil azîmi minel ğalatAlîm ve Ganî isimlerinle beraber Kudretinin dairesinde, İsm-i Azâm'ınلا yanlış yapmaktan korundum.
28. وَ اَلِّفْ قُلُوبَ الْعَالَمِينَ جَمِيعَهَا
عَلَىَّ وَ اَعْطِنِى الْقَبُولَ بِشَلْمَهَتْVe ellif kulûbel âlemîne cemîahâ
Aleyye ve a’tıni’l-kabule bi şelmehetBütün âlemlerin kalplerine ülfet ve ünsiyet bahşet - gönül kapılarını İlâhî hakikatlere aç! Fettâh ismin hürmetine! Bana, rıza ve makbuliyet libasını giydir!
29. وَ يَسِّرْ اُمُورِى يَا اِلٰهِى وَ اَعْطِنِى
مِنْ الْعِزِّ وَ الْعُلْيَا بِشَمْخٍ وَ اَشْمَخَتْVe yessir umûranê yê ilahî ve ağtini
Minel izzi vel ulyê bişem[k]hin ve eşme[k]hatHâlık, Şedîd ve Halîm isimlerinin hürmetine bize izzet ve şeref ikram eyle ve işlerimizi kolaylaştır.
30. وَ اَسْبِلْ عَلَيْنَا السَّتْرَ وَاشْفِ قُلُوبَنَا
فَاَنْتَ شِفَاءٌ لِلْقُلُوبِ مِنَ الْغَثَتْVe esbil aleynês-setra veşfi gulûbenê
Fe ente şifâün lilgulûbi minel ğaset.Ve üstümüze örtünü sarkıtıver; kalplerimize şifa ver; Sen, korkulardan dolayı hastalanan kalplere şifanın ta kendisisin!
31. وَ بَارِكْ لَنَا اللّٰهُمَّ فِي جَمْعِ كَسْبِنَا
وَ حُلَّ عُقُودَ الْعُسْرِ بِيَايُوهٍ اِرْتَحَتْVe bâriklenallâhümme fî cem'i kesbinê
Ve hulle ugûdel usri biyêyûhi irtehatEy Allah'ım, bütün çalışmalarımızı bize bereketli kil ve her şeyi kolaylaştıran Hû isminle bütün zorluk düğümlerini çöz!
32. بِيَاهٍ وَ يَا يُوهٍ و يَا خَيْرَ بَازِخٍ
وَ يَا مَنْ لَنَا الْاَرْزَاقُ مِنْ جُودِهِ نَمَتْBiyêhin ve yê yûhin ve yê [k]hayra bêzi[k]hin
Ve ya men lenel erzâgu min cûdihî nemetYâh, Yâyûh (Hû, Hûve) ve kudretlilerin en hayırlısı olan (Hayr'a-l Celîlin) isimlerinle sana yalvarıyoruz! Ey bütün rızıklarını cömertlik hazinesinden gönderen Allah'ım!
33. نَرُدُّ بِكَ الْاَعْدَاءَ مِنْ كُلِّ وِجْهَةٍ
وَ بِالْاِسْمِ تَرْمِيهِمْ مِنَ الْبُعْدِ بِالشَّتَتْNeruddu bikel e’dâe min külli vichetin
Vebil ismi termîhim minel bu’di bişşetetAllah'ım! Her yönden hücumda bulunan düşmanları ancak senin yardımınla, inayetinle def ederiz! Sen isminle (ism-i a‟zamınla) uzaktan atılması gerekli olan şeyleri onlara atarak darmadağın edersin
34. وَ اَخْذِلْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِفَضْلِ مَنْ
اِلَيْهِ سَعَتْ ضَبُّ الْفَلَاةِ وَ قَدْ شَكَتْVe ahzilhüm yazel celêli bi fadli men
İleyhi seat dab'ül felâti vegad şeketEy Celal sahibi! Çöl kelerinin(kertenkele) yanına koşarak gelip şikayetini arz ettiği zatın (a.s.m.) hürmetine onları yüzüstü ve yardımsız bırakarak zelil eyle.
35. فَاَنْتَ رَجَائِى يَا اِلٰهِى وَ سَيِّدِى
فَفُلَّ لَمِيمَ الْجَيْشِ اِنْ رَامَ بِى عَبَتْFeente recâî yê ilêhî ve seyyidî
Fefulle lemîmel ceyşi in râme bî abetAllah‟ım! Benim Seyyîdim, Efendim ve umudum yalnız Sensin! Bana kast etmek maksadıyla toplanıp hazırlanan küfür ve dalalet ordusunu darmadağın et!
36. وَ كُفَّ جَمِيعَ الْمُضِرِّينَ كَيْدَهُمْ
وَ عَنِّى بِاَقْسَامِكَ حَتْمًا وَ مَا حَوَتْVe küffe cemîal mudirrîne keydehüm
Veinnî biaksêmike hatmen vemê havetYa Rabbi, kesin olan iraden ile bütün zarar verenlerin tuzaklarını ve içlerinde sakladıkları kinlerini benden çevir.
37. فَيَا خَيْرَ مَسْؤُولٍ وَ اَكْرَمَ مَنْ اَعْطَى
وَ يَا خَيْرَ مَأْمُولٍ اِلَى اُمَّةٍ خَلَتْFe yâ hayra mes‟ûlin ve ekrame men a‟ta
Ve yâ hayra me‟mûlin ilâ ümmetin haletEy kendilerinden dilekte bulunulanların en hayırlısı ve ihsan edenların en hayırlısı; ey umut edilenlerin en hayırlısı, Sen gelmiş geçmiş bu ümmete rahmet eyle! (onları basarili kıl!)
38. اَقِدْ كَوْكَبِى بِالْاِسْمِ نُورًا وَ بَهْجَةً
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْEgit kevkebî bil ismi nûran ve behceten
Meded dehri vel eyyâmi yê nûru celceletYa Rab! Nûr isminin tecellisiyle parlat yıldızımı! Ahirzamana kadar asırlar boyu eşsiz bir surette ışıklandır yıldızımı ve meşalesini Nûr ile yak!
39. بِاٰجٍ اَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلَالَةٍ
جَلِيلٍ جَلْجَلِيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْBiacin ehûcin celmehûcin celêleten
Celîlin celceliyyûtin cemêhin temehracetEy Ehad, Bedi,Aziz ve Celil olan Allah’ım Sen’in bütün güzel isimlerinin sonsuz haşmet ve azametiyle sürekli parlamaktadır.
40. بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَ سِمْرَازِ اَبْرَمٍ
وَ بَهْرَتِ تِبْرِيزٍ وَ اُمٍّ تَبَرَّكَتْBita’dadi ebrûmin ve simrâzi ebramin
Ve behratin tebrîzin ve ümmin teberraketEy Evvel ve Ahir olan Allah’ım bütün mahlukatın arzu ve ihtiyaçlarına cevap veren güzel isimlerini anarak onların bereketine sığınıyorum.
41. تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً
تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْTugâdu sirâcunnûri sırran beyâneten
Tugâdû sirâcussurci sırran tenevveratNûr lambası, tutuşturuluyor, gizlice açıklanıyor. Lambaların lambası tutuşturuluyor, gizlice aydınlanıyor.
42. بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ
بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ الظُّلْمَةُ اَنْجَلَتْBinûri celêlin bêzi[k]hin ve şeranta[k]hin
Biguddûsi berkûrin bihinnêru u[k]hmidetİsm-i A‟zam‟ın kibriyalı ve azametli nurunun tesiri ile! Raûf, Rahîm ve Kuddûs isimleriyle dalâlet ve ilhad ateşi söndürülür!
43. بِيَاهٍ وَ يَا يُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا
بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَا سَمَتْBiyêhin ve yê yûhin nemûhin esâliyen
Bitamtâmin mihrâşin linêril idâsemetMabudu bil hak olan yüce Allah; Hu, Kahhar, Cebbar, Samed, Şehid ve Selam isimlerinin tecellisiyle düşmanın küfür ve fitne ateşi söndürülür.
44. بِهَالٍ اَهِيلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ
طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْBihêlin ehillî şel'in şel'ûbin şêliin
Tahiyyin Tahûbin taytahûbin tayettahetGerçek Ma’bud, Hak olan ve hakkı gerçekleştiren, Cemil, Vedud ve Mucib olan Zatın yardımıyla insanlara kendisini sevdirecektir.
45. اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَ اَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ
بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْEnû[k]hin biyemlû[k]hin ve ebrû[k]hin ugsimet
bitemlî[k]hi ayatin şemû[k]hin teşemme[k]hatEy Kayyum ve Vekil olan ve bütün ayetlerinin hikmetlerini yalnız kendisi bilen Allah’ım Hannan isminin hürmetine dualarımızı kabul et.
46. اَبَازِيخَ بَيْذُوخٍ وَ زَيْمُوخٍ بَعْدَهَا
خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْEbêzî[k]ha beyzû[k]hin ve zeymû[k]hin bağdehê
[k]hamêrû[k]ha yeşrû[k]hin bişer[k[hin teşemme[k]hatEy bütün sırlara vakıf olan Allah’ım Mübdi ve Müid isimlerinin hürmetine bize şefkat ve merhametinle muamele et.
47. بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا
بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْBibel[k]hin ve simyênin ve bêzu[k]hin bağdehê
Bizeymû[k]hin eşmû[k]hin bihîl kevnü ummiratHer hak sahibinin hakkını layıkıyla veren, her varlığın ihtiyacını adaletle gideren Adl. Ve haklıyı haksızdan ayıran, hüküm sahibi Hakem isimlerinin tecellisiyle dünya tahripten kurtulur ve tamir edilir.
48. بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَائِى وَ كُنْ مَعِى
وَ كُنْ لِى مِنَ الْاَعْدَاءِ حَسْبِى فَقَدْ بَغَتْBişelme[k]hatin (ni)gbel duâî ve kün meî
Ve kün lî minel ağdêi hasbî fegad beğatHak ism-i şerifin hürmetine duamı kabul buyur, benim yanımda ol, düşmanlarıma karşı bana kâfi gel; çünkü artık onlar çok ileri gittiler.
49. فَيَا شَمْخَثَا يَا شَمْخَثَا اَنْتَ شَمْلَخَا
وَ يَا عَيْطَلَا هَطْلُ الرِّيَاحِ تَخَلْخَلَتْFeyê şem[k]hasê yê şem[k]hasê ente şemle[k]hâ
Ve yê aytalê hetlur-riyâhi te[k]hal[k]haletYa Rahman! Ya Muğni! Ya Muiz! Ya Kaviyyul Kahhar! Şiddetli rüzgârlar (fitne rüzgârları) esmektedir!
50. بِكَ الْحَوْلُ وَ الصَّوْلُ الشَّدِيدُ لِمَنْ اَتَى
لِبَابِ جَنَابِكَ وَ الْتَجَى ظُلْمَةُ انْجَلَتْBikel havlu vessavluş-şedîdu limen etê
Libabi cenâbike veltecê zulmetünceletKorunmak ve düşmana şiddetli hücum gerçekleştirmek ancak senin yardımınladır. Senin yüce kapına sığınanın karanlığı dağılır.
51. بِطٰهٰ وَ يٰسۤ وَ طٰسۤ كُنْ لَنَا
بِطٰسۤمۤ لِلسَّعَادَةِ اَقْبَلَتْBi tâ-hâ ve yâ-sîn ve tâ-sîn kün lenê
Bi tâ-sîn-mîm lisseâdeti egbeletTa-Ha, Ya-Sin, Ta-Sin ve Ta-Sin-Mim ile bize yönelip gelen bir saadete ermek için bizim yardımcımız ol.
52. وَ كَافٍ وَ هَايَاءٍ وَ عَيْنٍ وَ صَادِهَا
كِفَايَتُنَا مِنْ كُلِّ عَيْنٍ بِنَا حَوَتْVe kêfin ve hê yêin ve aynin ve sâdihâ
Kifâyetünê min külli aynin binê havet53. بِحَامِيمَ عَيْنٍ ثُمَّ سِينٍ وَ قَافِهَا
حِمَايَتُنَا مِنْ كُلِّ سُوءٍ بِشَلْمَهَتْBi hâ mîme aynin sümme sînin ve gâfihê
Himâyetünê min külli sûin bişelmehetHâ Mîm, Ayn sonra Sîn ve Kaflarıyla; Selâm isminle her nevi kötülükten korunuruz!
54. بِقَافٍ وَ نُونٍ ثُمَّ حَامِيمٍ بَعْدَهَا
وَ فِي سُورَةِ الدُّخَانِ سِرًّا قَدْ اُحْكِمَتْBi gâfin ve nûnin sümme hâ mîmin bağdehê
Ve fî surâtid-du[k]hâni sirran gad uhkimnetKaf ve Nûn ve onlardan sonraki Hâ Mîm ile yine korunuruz, Ve Duhan suresindeki sağlam sır hürmetine bu himayeni gerçekleştir.
55. بِاَلِفٍ وَ لَامٍ وَ النِّسَاءِ وَ عُقُودِهَا
وَ فِي سُورَةِ الْاَنْعَامِ وَ النُّورِ نُوِّرَتْBi êlifin ve lâmin vennisêi veugûdihê
Ve fî sûretil en'âmi vennûri nuvviratElîf lâm ile (bu harflerle başlayan sureler ile) Nisa suresi, En‟âm ve nurlarla parlayan Nûr suresi hürmetine!
56. وَ اَلِفٍ وَ لَامٍ ثُمَّ رَاءٍ بِسِرِّهَا
عَلَوْتُ بِنُورِ الْاِسْمِ مِنْ كُلِّ مَا جَنَتْVe êlifin ve lâmin sümme râin bisirrihê
Alevtü binûril ismi min külli mê cenetElif Lâm sonra peşlerindeki Ra sırrıyla; Nûr isminle bütün (süflî) ruhanilerin üstüne çıktım.
57. وَ اَلِفٍ وَ لَامٍ ثُمَّ مِيمٍ وَ رَائِهَا
اِلٰى مَجْمَعِ الْاَرْوَاحِ وَ الرُّوحِ قَدْ عَلَتْVe êlifin ve lâmin sümme mîmin ve râihê
İlê mecmail ervâhi verrûhu gad aletElif Lam sonra Mîm ve Ra'sı ile Ruhların mecmaina yükseldim. Fakat gerçek Ruh çok yücedir.
58. بِسِرِّ حَوَامِيمِ الْكِتَابِ جَمِيعِهَا
عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْBisırrin havêmîmil kitêbi cemîihê
Aleyke bifadlinnûri yê nûru ugsimetKitabin (Kurân'ın) bütün Hâ Mîm'lerinin sırrıyla üzerime Nûr isminin fazlı aksin, ey bölümlere ayrılmış Nûr!
59. بِعَمَّ عَبَسَ وَ النَّازِعَاتِ وَ طَارِقٍ
وَ فِي وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ وَ زُلْزِلَتْBiamme abese vennêziâti ve târigin
Ve fî vessemêi zâtil burûci ve zülziletAmme, Abese, Nâziat ve Târik sûrelerinle Ve's-semâ-i Zâti'l-Burûc ve Zilzal sûreleri hürmetine;
60. بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَ سَائِلٍ
وَ فِي سُورَةِ التَّهْمِيزِ وَ الشَّمْسِ كُوِّرَتْBihaggi tebêrake sümme nûnin ve sêilin
Ve fî sûretitt-tehmîzi veşşemsi kuvviratMülk sonra Kalem ve Mearic, Hümeze, Şems surelerinin hakkı için;
61. وَ بِالذَّارِيَاتِ الذَّرِّ وَ النَّجْمِ اِذَا هَوَى
وَ بِاِقْتَرَبَتْ لِىَ الْاُمُورُ تَقَرَّبَتْVe bizzâriyâtiz-zerri vennecmi iz hevê
Ve bigterabet liyel umûru tegarrabetZariyat, Necm ve Kamer sureleri hürmetine tüm işler bana yakınlaştırıldı.
62. وَ فِي سُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَ اٰيَةً
عَدَدَ مَا قَرَأَ الْقَارِى وَ مَا قَدْ تَنَزَّلَتْVe fî suveril gur'êni hizben ve êyeten
Adede nê garael gâriu ve ma gad tenezzeletBütün Kurân sûrelerinin içinde hizip ve ayet olarak, okuyanın okuduğu sayısınca sana tazarru ve niyazda bulunuyorum.
63. فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ بِفَضْلِكَ الَّذِى
عَلَى كُلِّ مَا اَنْزَلْتَ كُتُبًا تَفَضَّلَتْFe eselüke yê mevlâye fî fadlikellezî
Alê külli mê enzelte kutben tefeddaletİşte ey Allah'ım, Senin fazlınla bu şekilde yazdırdığın üstün kitaplar hürmetine Sana yalvarıyorum.
64. بِاٰهِيًّا شَرَاهِيًّا اَذُونَاىِ صَبْوَةٍ
اَصْبَاءوُثٍ اٰلِ شَدَّاىَ اَقْسَمْتُ بِطَيْطَغَتْBiêhiyyen şerâhiyyen ezûnêyi sabvetin
Esbâvusin êli şeddeye egsemtü bitaytağatEy Hayy ve Kayyum olan Allah’ım! Senin her şeye gücü yeten ve kudretiyle bütün varlık alemini kuşatan Kadir ve Cebbar isimlerinin üzerine kasem ederek sana yalvarıyorum.
65. بِسِرِّ بُدُوحٍ اَجْهَزَطٍ بَطَدٍ زَهَجٍ
بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَ النَّصْرِ اَسْرَعَتْBisirrin budûhin echezetin betadin zehecin
Bivêhil vâhâ bil fethi vennasri esraatEy Allamü’l-Ğuyub olan Allah’ım! Budûh (Bedûh), Echezat ile Betad, Zehac ve Vâh esrarı sayesinde fetih, yardım ve zaferler hızla neticeye ulaşır!
66. بِنُورِ فَجَشٍ مَعَ ثَظْخَزٍ يَا سَيِّدِى
وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرَى اَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْBinûri feceşin mea set[k]hatin yê seyyidî
Vebil âyetil kübrâ eminnî minel fecetÂyetü’l-Kübrâ hürmetine beni kurtar, emanet ve emniyet ver.
67. بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَةٍ يَا اِلٰهَنَا
بِاَسْمَائِكَ الْحُسْنَى اَجِرْنِى مِنَ الشَّتَتْBihaggi fegacin mea me[k]hmetin yê ilêhêne
Biesmâikel husnê ecirnî mineş-şetetEy İlah’ımız Fettah ve Rezzak isimlerinin hürmetine ve Esma-i Hüsna diye tarif edilen bütün güzel isimlerinin hakkı için beni dağınıklık ve perişaniyetten kurtar.
68. حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ
وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْHurûfun libehrâmin alet veteşême[k]hat
Vesmu asâ Mûsâ bihiz-zulmetun celetBunlar Nûr harfleriidir. Yüce ve yüksektirler. Asâ-yi Mûsa ismiyle de karanlık dağıldı.
69. تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِسِرِّهَا
تَوَسُّلَ ذِى ذُلٍّ بِهِ النَّاسُ اهْتَدَتْTevesseltü yâ rabbi ileyke bisirrihê
Tevessüle zî züllin bihinnasühtedetBunların sırrını kendime şefaatçi ederek Senden niyazda bulunuyorum. Bu, insanların kendisiyle doğru yolu bulduğu zillet ve tevâzû sahibi birinin tevessülü gibi olsun.
70. حُرُوفٌ بِمَعْنَاهَا لَهَا الْفَضْلُ شُرِّفَتْ
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا رَبِّ انْحَنَتْHurûfun bimağnâhê lehel fadlü şurrifet
Mededdehri vel eyyâmi yâ rabbinhanetEy merhametli rabbim! Bunlar öyle harflerdir ki, manaları sebebiyle çağlar boyu üstünlük kendilerine bahşedilmiş ve yüceltilmişlerdir.
71. دَعَوْتُكَ يَا اَللهُ حَقًّا وَ اِنَّنِى
تَوَسَّلْتُ بِالْاٰيَاتِ جَمْعًا بِمَا حَوَتْDeavtüke yâ Allâhu haggan ve ennenî
Tevesseltü bil êyêti cem'an bimê havetEy Allahım! Gerçekten bütün ayetler ve ihtiva ettikleriyle sana tevessülde bulunarak yalvardım.
72. فَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاَجْمَعْ خَوَاصَّهَا
وَ حَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْFetilke hurûfun-nûri fecmağ [k]havâssahê
Ve haggig meânihê bihel [k]hayru tummimetİşte o nur harflerinin havassını bende topla, Her türlü hayrın sayelerinde tamamlandığı manalarını gerçekleştir.
73. وَ اَحْضِرْنِى عَوْنًا خَدِيمًا مُسَخَّرًا
طُهَيْمَفَيَائِيلُ بِهِ الْكُرْبَةُ انْجَلَتْFeehdirnî avnen [k[hâdimen musa[k]h[k]haran
Tuheymefeyâile bihil kurbetünceletBana itaat eden yardımcı bir hizmetçi gönder. Onunla sıkıntım ortadan kalksın.
74. سَخِّرْ لِى فِيهَا خَدِيمًا يُطِيعُنِى
بِفَضْلِ حُرُوفِ اُمِّ الْكِتَابِ وَ مَا تَلَتْFe sehhır lî fîhâ hadîmen yütiuni
Bi fadli hurufi ümmil kitâbi ve mâ teletÜmmü’l-Kitab olan Fatiha Suresi ve onu takip eden sureler hürmetine bu konuda bana itaat edecek bir hizmetçi musahhar kıl.
75. وَ اَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ فِي اسْمِكَ الَّذِى
بِهِ اِذَا دُعِىَ جَمْعُ الْاُمُورِ تَيَسَّرَتْFe es’elüke yê mevlâya fismikellezî
Bihî izâ düıye cem’ul ümûri teyesseratEy mevlam! Kendisiyle çağrıldığında bütün işlerin kolaylaştığı isminle (İsm-i A’zamınla) sana yalvarıyorum.
76. اِلٰهِى فَارْحَمْ ضَعْفِى وَ اغْفِرْ لِى زَلَّتِى
بِمَا قَدْ دَعَتْكَ الْاَنْبِيَاءُ وَ تَوَسَّلَتْİlâhi ferham da’fi vağfirlî zelleti
Bi mâ kad deatkel enbiyâü ve tevesseletİlahi! Peygamberlerin sana yaklaşmak için vesile ettikleri hürmetine zayıflığına merhamet et. Günahlarımı bağışla.
77. اَ يَا خَالِقِى يَا سَيِّدِى اِقْضِ حَاجَتِى
اِلَيْكَ اُمُورِى يَا اِلٰهِى تَسَلَّمَتْEyâ hâliki yâ seyyidî ıkdı hâcetî
İleyke ümûrî yâ ilâhî tesellemetEy yaratıcım ve seyyidim! İhtiyacımı yerine getir! İşlerim sana havaledir.
78. تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِاَحْمَدَا وَ اَسْمَائِكَ الْحُسْنٰى الَّتِى هِىَ جُمِّعَتْ
Tevesseltü yâ rabbî ileyke bi ahmedâ
Ve esmâikel husnelletî hiye cümmiatYâ Rabbi! Hz. Muhammed’i (a.s.m.) ve burada cem edilen güzel isimlerini şefaatçi kılarak, vesile ederek senden niyaz ediyorum.
79. فَجُدْ وَ اعْفُ وَ اَصْفَحْ يَا اِلٰهِى بِتَوْبَةٍ
عَلٰى عَبْدِكَ الْمِسْكِينِ مِنْ نَظْرَةٍ عَبَتْFecud vağfu vesfah yê ilêhî bitevbetin
Alê abdikel miskîni min nezratin abetYâ ilahi! Yersiz bir bakışa kadar tüm hatalarından tevbe etmeyi şu miskin kuluna lütfeyle ve hatalarını affet.
80. وَ وَفِّقْنِى لِلْخَيْرِ وَ الصِّدْقِ وَ التُّقَى
وَ اَسْكِنَّنِى الْفِرْدَوْسَ مَعَ فِرْقَةٍ عَلَتْVeveffignî lil[k]hayri vessıdgi vettugâ
Veeskinniyel firdevse mea firgatin aletBeni hayra, doğruluğa ve takvaya muvaffak eyle ve yüksek cemaat ile Firdevs Cennetine yerleştir.
81. وَ كُنْ بِى رَؤُوفًا فِي حَيَاتِى وَ بَعْدَمَا
اَمُوتُ وَ اَلْقٰى ظُلْمَةَ الْقَبْرِ انْجَلَتْVekün bî raûfen fî hayêtî ve bağde mê
Emûtu veelgâ zulmetel gabrinceletHayatımda ve öldükten sonra ve kabrin karanlıklarını üstümden atıp, nuru görünce bana şefkatle muamele et.
82. وَ فِي الْحَشْرِ بَيِّضْ يَا اِلٰهِى صَحِيفَتِى
وَ ثَقِّلْ مَوَازِينِى بِلُطْفِكَ اِنْ خَفَّتْVe filhaşri beyyid yê ilêhî sahîfetî
veseggil mevêzînî bilutfike in [k]haffetVe haşirde ya İlâhî amel defterimi beyaz kil; eğer tartılarım hafif gelirse Sen onları ağırlaştır.
83. وَ جَوِّزْنِى حَدَّ الصِّرَاطِ مُهَرْوِلاً
وَ احْمِنِى مِنْ حَرِّ نَارٍ وَ مَا حَوَتْVecevviznî haddes-sırâtimuhervilen
Vehminî min harri nârin vemê havetBeni hızla Sırat sınırından geçir. Beni ateşin (Cehennemin) ve içindekilerin sıcaklığından koru!
84. وَ سَامِحْنِى مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ جَنَيْتُهُ
وَ اغْفِرْ خَطِيئَاتِى الْعِظَامَ وَ اِنْ عَلَتْVesêmihnî min külli zenbin ceneytuhû
Vağfir [k]hatîyetiyel izâme ve in aletVe işlediğim bütün günahlarda bana müsamaha göster. Çok çok kabarık olsa da benim bütün günahlarımı affet...
85. فهٰذاَ خَواتَِمُهُنَّ مَنْ قَدْ خَصَّصْتُه
ا بِسِرِّ مِنَ الْْسَْرارَِ فِى اللوَّْحِ أنُْزِلَتْFe hâzâ havâtimühünne men kad hassastühâ
Bi sirrin minel esrâri fil levhı ünziletBu; indirilen levhadaki sırlardan bir sır ile, özel olarak seçtiğim kimseye onların mühürleridir!
86. ثَلاثُ عِصِ ٍّى صُفِّفَتْ بَعْد خاتََمٍ
عَلىَ رَأْسِها مِثْلُ السِّهامِ تَقَوَّمَتْSelâsü ısıyyin suffifet ba'de hâtemin
Alâ ra'sihâ mislüs sihâmi tekavvemetÜç asa; son isimden sonra yan yana dizilmişler, başlarına kılıç konmuş.
87. وَمِيمٌ طَمِيسٌ أبْتَرُ ثُمّ سُلمَُّ
وفِى وَسَطِهاَ بِاالْجَرَّتَيْنِ تَشَرْبَكَتْVe mîmün tamîsün ebteru sümme süllemü
Ve fi vasatihâ bil cerrateyni teşerbeketVe bacağı silik bir mim, ardından gelen bir merdiven, ortasında iki esre.
88. وارَْبَعَةٌ تُحْكىٖ الْْنَامِلَ بَعْدهَا
تُشِيرُ اِلىَ الْخَيْراتَِ والرِّزْقَ جُمِّعَتْVe erbeatün tühkil enâmile ba'dehâ
Tüşîru ilel hayrâti ver rızka cümmiatOndan sonra da parmaklara benzeyen dört çizgi, gelecek olan hayır ve rızıklara işaret.
89. وَهَاءٌ شَقٖيقٌ ثُمَّ وَاوٌ مُقَوَّسٌ
كَانُْبُوبِ حَجَّامٍ مِنَ السِّرِّ قَدْحَوَتْVe haün şekıkun sümme vâvün mükavvesün
Ke ünbûbi haccâmin mines sirri kad havetİki gözlü “He” , sonra kıvrık “Vav”, hacamat yapanın tüpü gibi barındırdığı sırdan (alan)!
90. وَاوَاخَِرُهَا مِثْلُ الْْوََائِلِ خاتََمٌ
خُماسَِيٌّ أرْكانٍ بِهِ السِّرُّ قَدْحَوَتْVe evâhıruhâ mislül evâili hâtemün
Humâsiyyü erkânin bihis sirru kad havetSonunda da köşeli bir mühür, baştakine benzer.
91. فَعَدِّلْهُ مِنْ بعْدِ عَشْرٍ ثَلَاثَةً
وَلاتََكُ فِى اِحْصَاءِهاَ مُتَوَهِّمَتْFe addilhü min ba'di aşrin selâseten
Ve lâ tekü fî ıhsâihâ mütevehhimetOnüç’ten sonra onu değiştir! Onu saymada sakın vehme kapılma! (şüpheye düşüp vazgeçme)
92. ثَلاثٌَ مِنَ التَّوْرَاتِ لاشََكَّ ارَْبَعُ
وَارَْبَعٌ مِنْ اِنْجِيلِ عيسِىٰ بْنِ مَرْيَمَتْSelâsün minet tevrâti lâ şekke erbeu
Ve erbeun min incîli İsebnü meryemetBunların üçü Tevrat’ta, şüphesiz dördü de Meryem oğlu İsa’nın İncil’indedir.
93. وَخَمْسٌ مِنَ الْقرُْاٰنِ هُنَّ تَمَامُه
اَ اِلىَ كُلِّ مَخْلوُقٍ فَصٖيحٍ وَابَْكَمَتْVe hamsün minel kur'âni hünne temâmühâ
İlâ külli mahlûkın fesıyhın ve ebkemetKur’an’daki ise bunların tamamıdır. Konuşan konuşmayan herkes ondan faydalanır.
94. فَهٰذا اِسْمُ اللهِ جَلَّ جَلالَهُُ
وَأسَْمَائُهُ عِنْدَ البَرِيَّةِ قَدْ سَمَتْFe hâzâ ismüllâhi celle celâlühû
Ve esmâühû ındel beriyyeti kad semetİşte bu Allah celle celalühü’nün ismidir. O’nun isimleri yeryüzünde yücedir.
95. فَهٰذاَ اِسْمُ اللهِ يا قارَِئُ إنْتَبهِْ
وَلاتَرْتَدِدْ تَبْلىِ لرُِوحِكَ بالْخَبَتْFe hâzâ ismüllâhi yâ kâriüntebih
Ve lâ tertedid teblî li rûhıke bil habetEy okuyan! Bu Allah’ın ismidir! Dikkat et! Ruhun sönüp, pörsüyüp solmasın (irtidat etmesin)!
96. فََهٰذا اِسْمُ اللهِ ياَ جاهَِلُ إعْتَقِدْ
وَاِيّاكََ تَشْكُكْ تَتْلفُُ الرُّوحَ وَالْجَنَتْFe hâzâ ismüllâhi yâ câhilu'tekıd
Ve iyyâke teşkük tetlüfür rûha ve elcetetEy cahil! Bunlar Allah’ın isimleridir! İnan! Sakın şüphe etme! Ruhu telef edip cinayet işlemeyesin!
97. فَخُذْ هٰذِهِ الْْسْماءََ حَقاًّ وَاخَْفِهَا
فَفِيهاَ مِنَ الْْسْرَارِ مَالاَ بِهٖ لَوَ تْFe huz hâzihil esmâe hakkan ve ahfihâ
Fe fîha minel esrâri mâ lâ bihî levetBu isimleri al ve gizle! İçlerinde saptırmayan sırlar vardır!
98. بِهَا الْعَهْدُ وَالمْيِثَاقُ وَالْوَعْدُ وَلِّاقَا
وَبِالْمِسْكِ وَاْلكَافُورِ حَقًّا قَدِاخْتَمَتْBihel ahdü vel mîsâku vel va’dü vel likâ
Ve bil miski vel kâfûri hakkan kadıhtemetEzel bezmindeki söz, sözleşme, müjde ve öldükten sonraki dirilme bu isimle gerçekleşir.
99. وَلاَ تُعْطِ ذَا اْلْسَْمَاءِ يَوْماً لجَِاهِلٍ
وَلَوْ كَانَ مَعَ أنُْثَى لكََا نَتْ بِهِ سَمَتْVe lâ tu’tı zel esmâi yevmen li câhilin
Ve lev kâne mea ünsâ le kânet bihî semetBu sözleri sakın cahillere bildirme.
100. فَإنِْ كَانَ حَامِلهَُا مِنَ الْخَوْفِ هَارِب اً
فَاقَْبِلْ وَلاَ تَخْشَ الْمُلوُكَ بِمَا حَوَتFe in kâne hâmilühâ minel havfi hâriben
Fe akbil ve lâ tahşel mülûke bi mâ havetBu isimleri duyan korkup kaçarsa, sen korkunun üzerine git.
101. فَإنِْ كَانَ مَصْرُوعاً مِنَ الْجِنِّ وَاقِع اً
فَحَامِيمَ حَرْفُ الْعَيْنِ يَا صَاحُ قطُِّعَتْFe in kâne masrûan minel cinni vâkıan
Fe hâmîme harfül ayni yâ sâhu kuttıatCin çarparak sara hastalığına yakalanan, Ha-Mim-Ayn-Sin-Kaf sayesinde şifa bulur.
102. فَتَرْسِمُ مِنْ فَوْقِ الْجَبيِنِ حُرُوفَهَا
فَهَاهِيَ اِسْمُ اللهِ جَمِيعاً تَفَضَّلَتْFe tersimü min fevkıl cebîni hurûfehâ
Fe hâ hiye ismüllâhi cemian tefaddaletBu harfleri hastanın alnına yazarsın, resmedersin.
103. وَإنِْ كَانَ إنِْسَاناً يَخَافُ عَدُوَّه ُ
وَلاَ تَخْشَ مِنْ بَاسِْ الْمُلوُكِ وَلَوْ طَغَتْVe in kâne insânen yehâfü adüvvehû
Ve lâ tahşe min be’sil mülûki velev tağatŞayet insan düşmanından korkuyorsa; ne kadar azgın olurlarsa olsunlar(bu isimler sayesinde) krallardan bile korkmaz.
104. فَإنِْ كَانَ هَذَا الْاسِْمُ فيِ مَالِ تَاجِرٍ
فَؤمَْوَالهُُ بِالْخَيْرِ وَالْجُودِ قَدْ نَمَتْFe in kâne hâzel ismü fî mâli tâcirin
Fe emvâlühû bil hayri vel cûdi kad nemetŞayet bu isimler bir tüccarın malının yanında olsa, malı hep hayırla bereketlenir.
105. وَإنِْ كُنْتَ حَامِلهَُا مِنَ الْخَوْفِ هَارِب اً
فَاقَْبِلْ وَلاَ تَخْشَ فَتَؤمَْنْ مِنَ الْخَبَتْVe in künte hâmilehâ minel havfi hâriben
Fe akbil ve lâ tahşe fe te’men minel habetŞayet isimler üzerinde iken sakın korkma!
106. فَيَا حَامِلَ الْاِسْمِ ا لذَِّى جَلَّ قَدْرُهُ
تَوَقّٰى بِهِ كُلَّ الْامُُورِ تَسَلمََّتْFe yâ hâmilel ismillezî celle kadruhû
Tevekkâ bihî küllel ümûri tesellemetEy kadri yüce İsmi taşıyan! Bütün tehlikeli işlerden kurtuldun ve selâmete erdin.
107. فَقَاتِلْ وَ لَا تَخْشَ وَ حَارِبْ وَ لَا تَخَفْ
وَ دُسْ كُلَّ ارَْضٍ بِالْوُحُوشِ تَعَمَّرَتْFe kâtil ve lâ tahşe ve hârib ve lâ tehaf
Ve düs külle ardın bil vühûşi teammeratSavaş, korkma! Çarpış, çekinme!
108. وَ اقَْبِلْ وَلَا تَهْرَبْ وَ خَاصِمْ مَنْ تَشَاءُ
وَلَا تَخْشَ بَؤسًْا للِْمُلوُكِ وَلَوْ حَوَتْVe akbil ve lâ tehrab ve hâsim men teşâü
Ve lâ tehşe be’sên lil mulûki velev havetSaldır, kaçma! Dilediğin düşmanla mücadele et!
109. فَلَا حَيَّةٌ تَخْشَى وَلَا عَقْرَبٌ تَرَى
وَلَا اسََدٌ يَؤتِْى اِليَْكَ بِهَمْهَمَتْFe lâ hayyetün tahşâ ve lâ akrabün terâ
Ve lâ esedün ye’ti ileyke bi hemhemetNe bir yılandan korkarsın, ne de bir akrep görürsün.
110. وَلَا تَخْشَ مِنْ سَيْفٍ وَلَا طَعْنَ خَنْجَرٍ
وَلَا تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلَا شَ ٍّر اسَْهَمَتْVe lâ tahşe min seyfin ve lâ ta’nin hancerin
Ve lâ tahşe min rumhin ve lâ şerrin eshemetNe bir kılıçtan, ne bir hançerin yaralamasından, ne bir mızraktan ve ne ortalığı almış şerden korkma!
111. جَزَا مَنْ قَرَأَ هَذَا شَفَاعَةُ احَْمَداَ
وَ يُحْشَرُ فِي الْجَنَّاتِ مَعَ حُورٍ صُفِّفَتْCezâ men kara hâzâ şefâatü ahmedâ
Ve yühşeru fil cennâti maa hûrin suffifetBunu okuyanın mükafatı, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) şefaatidir.
112. وَ اعْلَمْ بِانََّ الْمُصْطَفٰ خَيْرُ مُرْسَلٍ
وَ افَْضَلُ خَلْقِ اللهِ مَنْ قَدْ تَفَرَّقَتْVa’lem bi ennel Mustafâ hayru mürselîn
Ve efdalü halkıllâhi men kad teferrakatBil ki Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) en üstün peygamberdir.
113. وَ صَدِّرْ بِهِ مِنْ جَاهِهِ كُلَّ حَاجَةٍ
وَ سَلْهُ لكَِىْ تَنْجُو مِنَ الْجَوْرِ وَ الطَّغَتْVe saddir bihî min câhihî külle hâcetin
Ve selhü li key tencü minel cevri vettağatYüce şanından dolayı her dileğinin başında onu an.
114. وَ صَلِّ اِلٰهِى كُلَّ يَوْمٍ وَ سَاعَةٍ
عَلىَ الْمُصْطَفٰى الْمُخْتَارِ مَ ا نَسْمَةٌ سَمَتْVe salli ilâhi külle yevmin ve sâatin
Alel mustafal muhtâri mâ nesmetün semetYâ ilahi! Her gün, her an ve her rüzgâr estikçe o seçkin Mustafa’ya (S.A.V.) salat eyle.
115. وَ صَلِّ عَلىَ الْمُخْتَارِ وَ الْاٰلِ كُلهِِّمْ
كَعَدِّ نَبَاتِ الْارَْضِ وَ الرِّيحِ مَا سَرَتْVe salli alel muhtâri vel âli küllihim
Ke addi nebâtil ardı ver rihı mâ seretO seçilmişe ve bütün aline yeryüzünün bitkileri ve esen rüzgarın esintileri adedince salat eyle.
116. وَ صَلِّ صَلَاةً تَمْلََُ الْارَْضَ وَ السَّمَاءَ
كَوَبْلِ غَمَامٍ مَعَ رُعُودٍ تَجَلْجَلَتْVe salli salâten temleül arda ves semâe
Kevebli ğamâmin maa ruûdin tecelceletParıldayan şimşeklerle birlikte bulutlardan dökülen yağmurlar adedince ve yeri göğü dolduracak kadar salat eyle!
117. فَيَكْ فِيكَ انََّ اللهَ صَلٰىّ بنَِفْسِهِ
وَامَْلَاكَهُ صَلتَّْ عَلَيْهِ وَ سَلمََّتْFe yekfîke ennallâhe sallâ bi nefsihî
Ve emlâkehû sallet aleyhi ve sellemetBizzat Allah’ın ve meleklerinin ona salat ve selam getirmesi -O’nın (S.A.V.) şan ve şerefinin büyüklüğünü anlaman için- sana yeter.
118. وَ سَلمِّْ عَلَيْهِ دَائِمًا مُتَوَسِّلا ً
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْايََّامِ مَا شَمْسٌ اشَْرَقَتVe sellim aleyhi dâimen mütevessilen
Meded dehri vel eyyâmi mâ şemsün eşrakatYıllar ve günler sürdükçe ve güneş ışık saçmaya devam ettikçe, O’nu (S.A.V.) şefaatçi ve vesile yaparak sürekli olarak ona selam et.
119. وَ سَلمِّْ عَلىَ الْاطَْهَارِ مِنْ اٰلِ هَاشِمٍ
عَدَدَ مَا حَجَّ الْحَجِيجُ وَ سَلمََّتْVe sellim alel ethâri min âli hâşimin
Adede mâ haccel hacîcü ve sellemetAli Haşim’in o paklarına, hac ziyaretinde bulunan hacıların sayısınca selam eyle!
120. وَارْضَ يَا اِلٰهِى عَنْ ابَىِ بَكْرٍ مَعَ عُمَرَ
وَارْضَ عَلٰى عُثْمَانَ مَعَ حَيْدَرِ الثَّبَتْVerda yâ ilâhî an Ebî Bekrin mea Omera
Verda alâ Osmâne mea Haydaris sebetYâ İlâhî! Ebu Beki (r.a.) ve Ömer’den (r.a.), Osman (r.a.) ve hakta sebat eden Haydar’dan (r.a.) da razı ol.
121. كَذَا الْاٰلُ وَالْاصَْحَابُ جَمْعًا جَمِيعُهُمْ
مَعَ الْاوَْليَِاءِ وَ الصَّالحِِينَ وَمَا حَوَتْKezel âlü vel ashâbü cem’an cemîuhüm
Maal evliyâi ves sâlihine ve mâ havetAynı şekilde bütün âl ve ashabından, evliya ve salihlerden ve bunlara tabi herkesten razı ol.
122. مَقَالُ عَل ٍّىِ وَ ابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ
وَ سِرُّ عُلوُمٍ للِْخَلَائِقِ جُمِّعَتْMekâlü Aliyyin vebni ammi Muhammedin
Ve sirru ulûmin lil halâikı cümmiatBu Hz. Muhammed’in (S.A.V.) amcasının oğlu Ali’nin (r.a.) sözleridir.
İslami Açıdan Celcelûtiye'ye Yaklaşım
Celcelûtiye Duası'na yaklaşırken şu hususları tekrar göz önünde bulundurmak önemlidir:
- Kaynak ve Sahihlik: Metnin Hz. Ali'ye aidiyeti veya Cebrail'den geldiği yönündeki rivayetlerin hadis ilmi açısından kesinlik taşımadığını bilmek gerekir.
- Tevhid Hassasiyeti: Yardım, etki ve gücün sadece ve sadece Allah'tan geldiğine inanmak, metnin kendisine veya içindeki harf/isimlere ilahi bir güç atfetmemek esastır. Bu, şirke düşme tehlikesinden korur.
- Anlama Gayreti: Özellikle içerdiği özel isimler ve sembolik ifadeler nedeniyle, mümkünse güvenilir şerhlerden faydalanmak önemlidir.
- Caizlik Sınırı: Büyü, sihir gibi haram amaçlarla veya İslam dışı unsurlarla karıştırılmış versiyonlarından kesinlikle uzak durulmalıdır.
- Öncelik Sırası: En faziletli ve en güvenilir dualar, Kur'an-ı Kerim'de geçen dualar ve Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) öğrettiği sahih dualardır. Celcelûtiye gibi metinler, bu temel kaynaklardan sonra ve onlarla çelişmediği sürece bir vesile olarak görülebilir ancak temel kaynakların yerine geçmez.
- Rehberlik: Özellikle Havass uygulamaları veya yüksek sayılarda zikirler için ehil bir rehberden izin (icazet) ve yönlendirme almak tavsiye edilir.
Sonuç olarak Celcelûtiye, İslam maneviyat geleneğinde özel bir yere sahip, güçlü ve sırlı olduğuna inanılan bir kasidedir. İçerdiği Esmâ ve ayetler hürmetine pek çok faydası umulur. Ancak ona yaklaşırken kaynağı konusundaki durumu bilmek, niyetimizi halis tutmak, gücü yalnızca Allah'tan beklemek ve özellikle derinlemesine uygulamalar için ehil kişilerin rehberliğine başvurmak en doğru yoldur.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.