Kâinatın o baş döndüren nizamında, yaratılmış her bir varlığın ardındaki o sonsuz kudrette ve her şeyin ötesindeki o mutlak hâkimiyette O'nun imzası vardır... O, zâtı ve sıfatlarıyla öylesine ulu, öylesine büyük ve öylesine heybetlidir ki, akıllar O'nun gerçek celâletini kavramaktan aciz kalır. İşte O, Yüce Rabbimizin El-Celîl (Celle Celâlühû) ismidir. Bu mübarek Esma, O'nun her türlü noksanlıktan münezzeh, şanı en yüce, ululuğu ve haşmeti sonsuz, zatında ve sıfatlarında mutlak bir büyüklük ve ihtişam sahibi olduğunu ifade eder. Gelin, El-Celîl isminin o kalplere saygı ve hayranlık salan tecellilerinde, O'nun sonsuz celâletine teslim olmanın, O'nu layıkıyla tazim etmenin ve bu idrakle kendi kulluk bilincimizi derinleştirmenin yollarını tefekkür edelim.
El-Celîl Ne Anlama Gelir? Mutlak Ululuk, Heybet, İhtişam ve Azamet Sahibi
El-Celîl: Arapça "celâl" (جلال) veya "celâlet" (جلالة) kökünden gelir. "Celâl", 'büyüklük, ululuk, azamet, heybet, yücelik, şan, ihtişam' gibi son derece güçlü ve kapsamlı anlamlar taşır. El-Celîl ismi ise bu sıfatları en kâmil, en mutlak ve en eşsiz manada Zâtında barındıran demektir:
- Ululuk ve Büyüklük Sahibi: Zâtı, sıfatları ve fiilleri itibarıyla her türlü tasavvurun üzerinde bir büyüklüğe ve ululuğa sahip olan. O'nun büyüklüğü, yaratılmışların anlama kapasitesini aşar.
- Heybet ve İhtişam Sahibi: Varlığı ve tecellileri karşısında kalplerin derin bir saygı, hayranlık ve haşyet (saygı dolu korku) duyduğu, sonsuz bir ihtişam ve görkem sahibi olan.
- Şanı Çok Yüce Olan: Her türlü övgüye ve tazime layık, şanı ve itibarı sınırsız derecede yüksek olan.
- Her Türlü Noksanlıktan Münezzeh ve Âlî Olan: Büyüklüğü, aynı zamanda O'nun her türlü eksiklikten, acizlikten ve yaratılmışlara ait özelliklerden tamamen uzak ve yüce olduğunu da ifade eder.
El-Celîl olan Allah'ın celâleti, O'nun sadece kudret ve azametini değil, aynı zamanda O'nun Zâtının kutsallığını, yüceliğini ve her türlü beşeri tasavvurun ötesindeki aşkınlığını da kapsar. O'nun celâli, hem bir haşyet hem de derin bir hayranlık uyandırır.
Kur'an'da El-Celîl: 'Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm'ın Sırrı ve Azametin O Eşsiz Yankıları
Kur'an-ı Kerim'de El-Celîl ismi doğrudan geçmese de, O'nun celâletini ve ululuğunu ifade eden en çarpıcı ifadelerden biri Rahmân Suresi'nde yer alır: "Celâl ve ikram sahibi Rabbinin zâtı ise bâki kalacaktır." (Rahmân Suresi, 55/27) ve Surenin sonunda "Celâl ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!" (Rahmân Suresi, 55/78). Bu "Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm" (Celâl ve İkram Sahibi) ifadesi, O'nun hem sonsuz ululuk ve heybet (Celâl) hem de sonsuz lütuf ve cömertlik (İkrâm) sahibi olduğunu bir arada sunar.
Allah'ın celâleti, O'nun diğer isimleri olan El-Kebîr (En Büyük), El-Azîm (Azamet Sahibi), El-Aliyy (En Yüce) gibi Esmalarla da yakından ilişkilidir ve O'nun mutlak egemenliğini ve benzersizliğini pekiştirir.
Celâletin Farklı Boyutları: El-Celîl'in Zâtında, Sıfatlarında ve Fiillerindeki O Haşmet ve İhtişam
El-Celîl olan Rabbimizin celâleti, sadece soyut bir kavram değil, O'nun varlığının her yönünde tecelli eden bir hakikattir:
- Zâtındaki Celâlet: O'nun varlığı, hiçbir şeye muhtaç olmayan, ezelî ve ebedî, her türlü yaratılmışlık özelliğinden münezzeh olan mutlak bir varlıktır. Bu, O'nun Zâtının temel celâletidir.
- Sıfatlarındaki Celâlet: İlim, kudret, irade, hayat, işitme, görme, konuşma gibi tüm sıfatları sonsuz, sınırsız, kusursuz ve en mükemmel derecededir. O'nun sıfatlarının ululuğu, yaratılmışların sıfatlarıyla asla kıyaslanamaz.
- Fiillerindeki Celâlet: Kâinatı yaratması, yönetmesi, rızık vermesi, hidayet etmesi, adaletle hükmetmesi gibi tüm fiilleri, O'nun sonsuz kudretini, hikmetini ve azametini gösterir. O'nun fiillerinde hiçbir abesiyet, eksiklik veya zulüm bulunmaz.
- Emir ve Yasaklarındaki Celâlet: İnsanlık için gönderdiği ilahi emirler ve yasaklar (şeriat), O'nun sonsuz ilmini, adaletini ve kullarına olan rahmetini yansıtır. Bu hükümlere uymak, O'nun celâletine boyun eğmenin bir gereğidir.
O'nun celâleti, bazen bir dağın heybetinde, bir fırtınanın gücünde (Celâl tecellileri) hissedilirken; bazen de bir çiçeğin zarafetinde, bir bebeğin masumiyetinde (Cemâl tecellileriyle iç içe) O'nun sanatının ve lütfunun inceliklerinde gizlidir. Celâl ve Cemâl, O'nun Zâtında bir aradadır.
El-Celîl Zikrinin Faziletleri: İlahi Heybete Bürünmek, Saygınlık Kazanmak, Kötülüklerden ve Afetlerden Korunmak
Rabbimizin bu ululuk ve heybet dolu ismini zikretmek, O'nun sonsuz azametini ve celâletini ikrar etmek, O'na sığınmak ve O'ndan yardım, saygınlık, korunma ve manevi bir yücelik talep etmektir. Zikirde aslolan, O'nun büyüklüğü karşısında kalpte derin bir saygı ve hayranlık duymak, O'na tam bir teslimiyetle yönelmektir.
- İnsanlar Arasında Saygınlık, Sevgi ve Heybet İçin: Her gün düzenli olarak 73 defa (veya bazı kaynaklarda 33 defa) "Yâ Celîl" zikrine devam eden kimsenin, Allah'ın izniyle insanlar arasında heybetli, saygın ve sevilen bir kişi olacağı, sözünün dinlenir olacağı umulur.
- Zalimlerin ve Düşmanların Şerrinden Korunmak İçin: Bu ismi şerifi zikretmek, kişinin zalimlerin zulmünden, düşmanların ve hasetçilerin şerrinden, hırsızlardan ve her türlü kötülükten korunmasına vesile olabilir. Niyet, O'nun celâletine sığınarak ilahi himaye talep etmektir.
- Afetlerden ve Tehlikelerden Muhafaza İçin: El-Celîl isminin bir kağıda misk ve safran ile yazılıp kişinin üzerinde taşınmasının veya evinde bulundurulmasının, o kişiyi ve mekânı çeşitli afetlerden ve tehlikelerden koruyabileceği bazı geleneksel kaynaklarda belirtilmiştir.
- Manevi Güç ve Cesaret Kazanmak İçin: Zorluklar ve imtihanlar karşısında manevi bir güç, cesaret ve sarsılmaz bir irade kazanmak niyetiyle bu ismi zikretmek faydalı olabilir.
Bir Hatırlatma: Bu zikirlerle talep edilen saygınlık veya korunma, asla kibir ve gurura yol açmamalı, başkalarına haksız bir üstünlük kurma amacı taşımamalıdır. Gerçek celâlet ve izzet Allah'a aittir; kulun niyeti ise O'nun rızasını kazanmak ve O'nun himayesine sığınmak olmalıdır. Ehil bir âlimden veya manevi bir rehberden tavsiye almak her zaman daha feyizlidir.
El-Celîl İsminin Ebced Değeri ve Ululuğun O Heybetli Sayısal İfadesi
El-Celîl (الجليل) isminin ebced sistemindeki sayısal değeri 73'tür. Bu sayı, bazı zikirlerin adedinin belirlenmesinde bir referans olarak kullanılmış ve El-Celîl isminin ifade ettiği mutlak ululuk, heybet ve ihtişamın sembolik bir yansıması olarak değerlendirilmiştir. Ancak Rabbimizin celâletinin ve şanının yüceliği, sayıların ve harflerin ifade sınırlarının çok ötesinde, kavranılamaz bir boyuttadır.
Kimler, Ne İçin 'Ya Celîl' Der? Heybet, İtibar, Korunma, Manevi Yücelik ve Allah'ı Tazim Arayışı
"Yâ Celîl!" nidası, kulun Rabbimizin akıllara durgunluk veren ululuğu, heybeti ve celâleti karşısında O'na hayranlık, saygı ve teslimiyetle yönelmesi, O'ndan lütuf ve yardım talep etmesidir:
- Allah'ın Azametini ve Celâletini Daha Derinden İdrak Etmek İsteyenler: Kâinata ve Kur'an ayetlerine tefekkür nazarıyla bakarak, Rabbimizin sonsuz ululuğunu ve ihtişamını bir nebze olsun kavramaya çalışanlar.
- İnsanlar Arasında Haklı Bir Saygınlık, Heybet ve İtibar Kazanmak İsteyenler (Kibirsizce): Allah rızası için yaptığı güzel işler ve sahip olduğu iyi ahlak neticesinde, O'nun lütfuyla insanlar tarafından sevilip sayılmayı, sözünün dinlenir ve etkili olmasını umanlar.
- Zorluklar, Tehlikeler ve Düşman Şerri Karşısında İlahi Korunma Arayanlar: Her türlü kötülükten, afetten, zalimlerin ve hasetçilerin şerrinden Allah'ın sonsuz kudretine ve celâletine sığınanlar.
- Manevi Anlamda Yücelmek, Kalbine Heybet ve Vakur Bir Duruş Kazanmak İsteyenler: Nefsinin alçaltıcı isteklerinden kurtulup, Allah'a olan imanı ve itaatiyle manevi bir yücelik ve onurlu bir duruş sergilemeyi arzulayanlar.
- Allah'ı Layıkıyla Tazim Etmek ve O'na Olan Saygısını Artırmak İsteyenler: Rabbimizin sonsuz celâleti karşısında O'na olan hürmetini, tazimini ve haşyetini artırarak daha bilinçli bir kulluk yapmayı hedefleyenler.
Tefekkür Ufukları: El-Celîl İsmiyle Allah'ın Sonsuz Azametine Hayran Kalmak, O'na Layık Bir Kulluk Sergilemek ve Kendi Acziyetimizi İdrak Etmek
El-Celîl ismi üzerinde tefekkür etmek, hayatımıza derin bir tevazu, Allah'a karşı sarsılmaz bir hayranlık ve O'nun rızasına uygun, O'nun celâletine yakışır bir kulluk sergileme arzusu kazandırır:
- Her Şey O'nun Celâletinin Bir Yansımasıdır: Kâinattaki her bir varlık, her bir nizam ve her bir kanun, El-Celîl olan Allah'ın sonsuz ilmini, kudretini, sanatını ve celâletini yansıtan birer ayettir. Bu ayetleri tefekkür nazarıyla okumak, O'na olan imanımızı ve hayranlığımızı artırır.
- Celâl Karşısında Tevazu ve Teslimiyet: O'nun sonsuz celâleti ve ululuğu karşısında insana düşen, kendi acziyetini ve hiçliğini idrak ederek tam bir tevazu ve teslimiyetle O'na boyun eğmektir. Kibir, O'nun celâletine karşı en büyük cürümdür.
- Allah'ı Tazim Etmenin Önemi (Ta'zîm bi Emrillâh): Rabbimizi El-Celîl ismiyle anmak, O'nu layık olduğu şekilde tesbih etmek, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak, O'nun celâletine gösterilen en güzel saygıdır. İbadetlerimizdeki huşû ve tazim, bu idrakin bir yansıması olmalıdır.
- Dünyevi İhtişamların Aldatıcılığı: Dünyadaki en görkemli saraylar, en güçlü ordular, en büyük zenginlikler... Hepsi El-Celîl olan Allah'ın celâleti yanında sönük kalır ve fanidir. Bu bilinç, bizi dünyanın geçici ve aldatıcı ihtişamına kapılmaktan korur.
- Celâl ve Cemâl Dengesi: Rabbimizin El-Celîl gibi celâl (heybet, ululuk) ifade eden isimlerinin yanında, El-Cemîl (çok güzel), Er-Rahmân (çok merhametli), El-Vedûd (çok seven) gibi cemâl (güzellik, lütuf) ifade eden isimleri de vardır. Mümin, Allah'a hem celâlinden dolayı saygı ve haşyet duyar, hem de cemâlinden dolayı O'na sevgi ve muhabbet besler. Bu denge, kâmil bir imanın gereğidir.
El-Celîl olan Rabbimiz, bizlere Kendi sonsuz celâletini ve ululuğunu bir nebze olsun idrak etmeyi, O'nun azameti ve heybeti karşısında daima tevazu ile boyun eğmeyi, her işimizde O'nun rızasını gözetmeyi ve O'nun şanına layık bir kullukla yaşamayı nasip eylesin.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.