Kralların saltanatları, zenginlerin servetleri, güçlülerin iktidarları ve hatta yeryüzündeki her bir canlının varlığı bir gün son bulduğunda, geriye sadece O kalacak... Tüm mülklerin, tüm varlıkların ve tüm emanetlerin gerçek ve nihai sahibi, her şeye vâris olacak olan Yüce Rabbimizin o her şeyi kuşatan ismi: El-Vâris (Celle Celâlühû). Bu mübarek Esma, O'nun tüm mahlukat yok olup gittikten sonra dahi varlığının ebediyen devam edeceğini ve kâinattaki her şeyin gerçek ve mutlak mirasçısının Kendisi olduğunu ifade eder. El-Vâris ismi, bizlere bu dünyadaki sahipliklerimizin ne kadar geçici ve emanet olduğunu, asıl ve kalıcı mülkün yalnızca Allah'a ait bulunduğunu ve eninde sonunda her şeyin O'na döneceğini en kesin şekilde hatırlatır. Gelin, El-Vâris isminin o her şeyi kapsayan ebedi sahipliği ve mirasçılığı altında, dünyanın fâniliğini derinden idrak etmenin, Bâki olan Rabbimize gönül bağlamanın, O'nun katında kalıcı olacak hayırlı bir "miras" bırakma gayretinin ve O'na dönüşümüzün o sarsılmaz hakikatini tefekkür edelim.
El-Vâris Ne Anlama Gelir? Her Şey Yok Olduktan Sonra Geriye Kalan, Mülkün ve Tüm Varlıkların Tek ve Gerçek Mirasçısı, Ebedi Sahip
El-Vâris: Arapça "v-r-s" (ورث) kökünden gelir. Bu kök, 'mirasçı olmak, birinin yerine geçmek, bir şeyin sahibi olmak, bir şeyin ardından kalmak' gibi anlamlar taşır. El-Vâris ismi ise bu sıfatları en kâmil, en mutlak ve en eşsiz manada Zâtında barındıran demektir:
- Her Şeyin Gerçek ve Nihai Mirasçısı Olan: Tüm mahlukat ve onların sahip olduğu her şey fâni olup yok olduktan sonra, varlığı ebediyen devam edecek ve her şeye hakiki mânâda vâris olacak olan.
- Mülkün Ebedi Sahibi (Mâlikü'l-Mülk Manasıyla Yakın): Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin gerçek ve kalıcı sahibi. Dünyevi sahiplikler sona erdiğinde, mülkün asıl sahibi olarak O kalır.
- Varlığı Devamlı Olan (El-Bâkî Manasıyla Yakın): Her şey yok olduktan sonra da varlığı kesintisiz sürecek olan, ebedî ve dâimî olan.
- Kullarından Sonra da Var Olan ve Onların Yerine Geçen (Mecazi Anlamda): Bütün nesiller ve medeniyetler gelip geçtikten sonra, onların bıraktığı her şeye vâris olan ve varlığı devam eden.
El-Vâris olan Allah'ın "vâris" oluşu, insanların birbirine mirasçı olması gibi bir ölüm veya bir devir sonucu değildir. O, zaten her şeyin ezelî ve ebedî sahibidir (Mâlikü'l-Mülk) ve her şey fâni olduğu için, en sonunda geriye kalan ve her şeye sahip olan yine Kendisidir (El-Bâkî). O'nun vârisliği, O'nun mutlak sahipliğinin ve ebedi varlığının bir sonucudur.
Kur'an'da El-Vâris: 'Şüphesiz Biz Diriltir ve Biz Öldürürüz ve Biziz Vâris Olanlar' O İlahi Beyan ve Peygamberlerin Duası
Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de Kendisinin her şeye vâris olduğunu açıkça beyan eder: "Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz ve biziz vâris olanlar (ve nahnü'l-vârisûn)." (Hicr Suresi, 15/23)
Meryem Suresi 40. ayette, "Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz (biz kalırız) ve onlar ancak bize döndürülürler." buyrularak, her şeyin eninde sonunda O'na döneceği ve O'nun tek vâris kalacağı vurgulanır.
Hz. Zekeriyya'nın (a.s.) hayırlı bir nesil için yaptığı o meşhur duasında da Rabbimize şöyle seslenir: "...Rabbim! Beni tek başıma bırakma (çocuksuz bırakma), sen vârislerin en hayırlısısın (ve Ente Hayru'l-Vârisîn)." (Enbiyâ Suresi, 21/89). Bu dua, her türlü mirasın ve devamlılığın gerçek sahibinin ve lütfedicisinin Allah olduğunu ifade eder.
Mirasın O Gerçek Hakikati: El-Vâris'in Ebedi Sahipliği Karşısında Dünyevi Mülkiyetin O Geçici ve Emanet Oluşu
El-Vâris olan Rabbimizin her şeyin nihai mirasçısı olduğunu idrak etmek, bizim bu dünyadaki mülkiyet ve sahiplik anlayışımızı temelden sarsar ve yeniden şekillendirir:
- Gerçek Mâlik ve Vâris Sadece Allah'tır: Bizim "benim malım, benim mülküm, benim evladım" dediğimiz her şey, aslında bize Allah tarafından geçici bir süreliğine verilmiş birer emanettir. Bu emanetlerin gerçek sahibi ve bizden sonra onlara vâris olacak olan yegâne varlık El-Vâris olan Allah'tır.
- Dünyevi Miraslar Geçicidir, Ahiret Mirası Kalıcıdır: İnsanların birbirlerine bıraktığı dünyevi miraslar da (mal, mülk, unvan) eninde sonunda bu dünyada kalır. Asıl ve kalıcı olan miras, Allah'ın rızasını kazanarak ahirette elde edilecek olan cennet nimetleri ve O'na yakınlıktır.
- Emanet Bilinci ve Sorumluluk: Mademki sahip olduğumuz her şey bir emanettir ve bizden sonra asıl sahibine dönecektir, o halde bu emanetleri Allah'ın rızasına uygun şekilde kullanmak, israftan ve zulümden kaçınmak en büyük sorumluluğumuzdur.
- Dünyaya Aşırı Bağlanmaktan Kurtuluş: Her şeyin eninde sonunda Allah'a döneceğini bilmek, kalbi dünyaya ve fani şeylere aşırı bağlanmaktan kurtarır. Bu da kişiye bir özgürlük ve manevi bir hafiflik verir.
Bu idrak, bizi "dünya için sanki hiç ölmeyecekmiş gibi, ahiret için ise sanki yarın ölecekmiş gibi" çalışma dengesine ulaştırır. Dünyaya misafir olduğumuzu, asıl yurdumuzun ise ahiret olduğunu hatırlatır.
El-Vâris Zikrinin Faziletleri: Hayırlı Bir Ömür ve Evlat Niyeti, Mal ve Mülkte Bereket ve Devamlılık, İlahi Himaye ve O'na Hayırlı Bir Miras Bırakma Arzusu
Rabbimizin bu her şeye vâris olan ve ebediyen bâki kalan ismini zikretmek, O'nun sonsuz sahipliğine ve kalıcılığına imanımızı tazelemek, O'ndan hayırlı bir ömür, salih bir nesil (hayırlı vârisler), mal ve mülkte bereket ve devamlılık, her türlü fani sıkıntıdan ve kayıptan korunma ve en önemlisi ahirette O'nun ebedi cennetine vâris olma talep etmektir. Zikirde aslolan, O'nun her şeyin gerçek ve nihai sahibi olduğuna tam bir iman ve bu fani dünyaya aldanmama şuurudur.
- Uzun ve Hayırlı Bir Ömür, Mal ve Mülk Sahibi Olmak, İzzet ve Şeref İçin: Her gün düzenli olarak 707 defa "Yâ Vâris" zikrine devam eden kimsenin, Allah'ın izniyle ömrünün uzun ve bereketli olacağı, helal yoldan mal ve mülk sahibi olabileceği, insanlar arasında izzet ve şeref kazanacağı umulur. Niyet, bu nimetleri Allah yolunda kullanmaktır.
- Hayırlı Evlat Sahibi Olmak Niyetiyle: Bazı geleneksel kaynaklarda ve manevi tecrübelerde, hayırlı bir evlat hasreti çekenlerin, samimi bir dua, tövbe ve teslimiyetle birlikte "Yâ Vâris" ismini [zikir adedi] defa zikrederek Allah'ın El-Vâris olan (her şeye vâris olan ve dilediğine vârisler kılan) lütfuna sığınmalarının bir rahmet ve umut vesilesi olabileceği belirtilmiştir. Unutulmamalıdır ki, evlat nimeti ancak Allah'ın takdiri, izni ve hikmetiyle tecelli eder; tıbbi tedavi ve araştırmalar da ihmal edilmemelidir. Bu tür zikirler, Rabbimizin sonsuz kudretine bir iltica ve O'ndan medet umma halidir.
- Sahip Olunan Nimetlerin Korunması ve Devamlılığı İçin: Bu ismi şerifi zikretmek, kişinin sahip olduğu maddi ve manevi nimetlerin Allah'ın himayesinde olmasına, zayi olmaktan korunmasına ve bereketinin devam etmesine vesile olabilir.
- Her Türlü Hayırlı Dileğin Kabulü ve Ahirette Güzel Bir Akıbet İçin: El-Vâris olan Allah her şeyin nihai sahibi olduğu için, bu ismi zikrederek O'ndan her türlü meşru ve hayırlı dileğin kabulü ve en önemlisi ahirette cennete vâris olanlardan olmak istenebilir.
Bir Hatırlatma: Bu zikirlerle talep edilen her türlü lütuf ve nimet, Allah'ın takdirine ve hikmetine bağlıdır. Kulun üzerine düşen, samimiyetle dua etmek, helal yoldan ve meşru sebeplerle gayret göstermek, verilen nimetlere şükretmek ve onları Allah yolunda bir "miras" bırakma niyetiyle kullanmaktır.
El-Vâris İsminin Ebced Değeri ve O Ebedi Mirasın Sayısal Simgesi ve İfadesi
El-Vâris (الوارث) isminin ebced sistemindeki sayısal değeri 707'dir. Bu sayı, bazı zikirlerin adedinin belirlenmesinde bir referans olarak kullanılmış ve El-Vâris isminin ifade ettiği her şeyin gerçek ve nihai mirasçısı olma, ebedi sahiplik ve kalıcılık sıfatının sembolik bir yansıması olarak değerlendirilmiştir. Ancak Rabbimizin mülkünün ve vârisliğinin kuşatıcılığı, sayıların ifade sınırlarının çok ötesindedir.
Kimler, Ne İçin 'Ya Vâris' Der? Kalıcı Hayır, Salih Evlat, Bereket, Mal ve Mülk, Ahiret Bilinci ve Gerçek Sahibine Tam Bir Teslimiyet Arayışı
"Yâ Vâris!" nidası, kulun her şeyin fani olduğunu ve eninde sonunda her şeyin gerçek sahibi olan Rabbine döneceğini idrak ederek, O'ndan bu dünyada ve ahirette kalıcı hayırlar, salih bir nesil ve O'nun ebedi mirasına layık bir kulluk talep etmesidir:
- Kendinden Sonra Hayırlı Bir İz (Miras) Bırakmak İsteyenler: Salih evlatlar, sadaka-i cariyeler (devam eden hayırlar), faydalı ilim gibi öldükten sonra da sevabı devam edecek kalıcı eserler bırakmayı arzulayanlar.
- Hayırlı ve Saliha Bir Nesil İsteyenler: Kendilerine ve topluma faydalı olacak, imanlı, ahlaklı ve Allah'a kul olacak bir nesle "vâris" olmayı umanlar.
- Malında, Mülkünde ve Rızkında Bereket ve Devamlılık Dileyenler: Sahip oldukları nimetlerin helal, bereketli ve kalıcı olmasını, zayi olmamasını isteyenler.
- Dünyanın Geçiciliğini Anlayıp Ahirete Yönelmek İsteyenler: Bu dünyanın fani bir konaklama yeri olduğunu, asıl ve ebedi yurdun ise ahiret olduğunu bilerek, kalbini dünyaya değil ahirete bağlamak isteyenler.
- Her Şeyin Nihai Sahibinin Allah Olduğuna Tam Bir İmanla Teslim Olanlar: Hayatta karşılaştığı her türlü kazanç ve kayıp karşısında, mülkün gerçek sahibinin Allah olduğunu bilerek O'nun takdirine rıza gösteren ve O'na tam bir teslimiyetle bağlananlar.
Tefekkür Ufukları: El-Vâris İsmiyle Dünyaya Bir Misafir Gözüyle Bakmak, Bâki Olan Salih Amellere Yönelmek, Her Şeyin O'na Döneceği Şuuruyla Yaşamak ve O'nun Cennetine Vâris Olmayı Ummak
El-Vâris ismi üzerinde tefekkür etmek, hayatımıza derin bir anlam, ahiret şuuru, dünyaya karşı doğru bir bakış açısı, emanet bilinci ve Allah'ın ebedi sahipliğine karşı sarsılmaz bir iman ve teslimiyet kazandırır:
- Her Şey O'na Aittir ve O'na Dönecektir: El-Vâris olan Allah, kâinattaki her şeyin başlangıçta da sonunda da tek sahibidir. Bizler bu dünyada sadece birer emanetçiyiz ve kullandığımız her şeyin hesabını O'na vereceğiz. Bu idrak, bizi dünyaya aşırı bağlanmaktan ve israftan korur.
- Gerçek Miras, Ahiret Mirasıdır: Bu dünyada bırakacağımız mallar ve mülkler geçicidir. Asıl ve kalıcı miras, Allah'ın rızasını kazanarak O'nun cennetine ve ebedi nimetlerine vâris olmaktır. "İşte bunlar, Firdevs cennetine vâris olacak olanlardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır." (Mü'minûn, 23/10-11)
- "El-Bâkiyâtü's-Sâlihât" (Kalıcı Salih Ameller) En Değerli Yatırımdır: El-Vâris olan Rabbimizin katında değer bulan ve ebediyen bizimle kalacak olan şeyler, imanımız ve salih amellerimizdir. Bu nedenle, fani olanlara değil, bâki olanlara yatırım yapmalıyız.
- Dünyaya Misafir Olduğumuzun Bilinciyle Yaşamak: Bu dünya, ahirete giden bir yolculukta sadece bir konaklama yeridir. El-Vâris'e iman, bizi bu yolculukta azığımızı en iyi şekilde hazırlamaya ve asıl yurdumuza odaklanmaya teşvik eder.
- Her Kaybın Ardından O'na Sığınmak: Dünyevi bir kaybımız olduğunda, her şeyin gerçek sahibinin ve vârisinin Allah olduğunu hatırlamak, O'na sığınmak ve O'ndan sabır ve daha hayırlısını dilemek, müminin şiarıdır.
El-Vâris olan Rabbimiz, bizleri Kendi ebedi mülkünün ve rahmetinin gerçek vârisleri olan salih kullarından eylesin. Bu fani dünyaya aldanmadan, ahiret için kalıcı ve hayırlı miraslar bırakmayı nasip etsin. Ömrümüzü Kendi rızasına uygun bir şekilde tamamlayıp, O'nun cennetine ve cemâline vâris olan bahtiyar müminlerden olmayı cümlemize lütfeylesin.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.