Gözlerimizi dünyaya açtığımız andan itibaren sayısız nimetle kuşatılırız. Aldığımız her nefes, attığımız her adım, gördüğümüz renkler, duyduğumuz sesler, hissettiğimiz sevgiler... Hepsi, Yüce Yaratıcı'nın bize sunduğu ikramlardır. Peki, bu sonsuz ikramlar karşısında biz ne kadar farkındayız? Ne kadar minnettarız? İşte bu noktada, kulluğun en tatlı meyvelerinden, imanın en parlak göstergelerinden biri olan Şükür (شكر) kavramı karşımıza çıkar. Şükür, sadece dilde söylenen bir "teşekkür" değil, kalbin bir hali, ruhun bir yönelişi ve hayatın bir anlamıdır.
Şükür Nedir? Dilin Ötesinde Bir Hal
Şükür kelimesi; yapılan iyiliğe karşı duyulan minneti ifade etmek, nimeti vereni anmak, takdir etmek ve teşekkür etmek anlamlarına gelir. İslami ıstılahta ise şükür, çok daha derin ve kapsamlıdır:
- Kalp ile Şükür: Verilen her nimetin (sağlık, rızık, iman, akıl, aile, yetenek vb.) gerçek sahibinin ve kaynağının yalnızca Allah olduğunu bilmek, bu nimetler için kalpte O'na karşı bir sevgi, saygı ve minnet duygusu taşımaktır. Nimetin Allah'tan geldiğini unutmak veya başkalarına (kendi zekasına, şansına, patronuna vb.) atfetmek, şükrün ruhuna aykırıdır.
- Dil ile Şükür: Bu kalp doluluğunu dile yansıtarak Allah'a hamd etmek ("Elhamdülillah", "Çok şükür Rabbim" demek), O'nu övmek, O'nun nimetlerini (başkalarını kıskandırmadan ve kibirlenmeden) anmak ve anlatmaktır.
- Beden ve Amel ile Şükür: Bu, şükrün en önemli ve en zor kısmıdır. Allah'ın verdiği nimetleri, yine O'nun razı olacağı şekilde kullanmaktır. Sağlığı O'na ibadette, helal kazançta; malı zekat, sadaka ve hayır yolunda; ilmi faydalı işlerde; aklı tefekkürde; gözü, kulağı, dili haramlardan koruyarak helal dairesinde kullanmak, amellerle şükretmektir. Bir nimeti isyan yolunda kullanmak ise "küfrân-ı nimettir" (nankörlüktür).
Gerçek şükür, bu üçünün bir arada bulunmasıyla mümkündür.
Neden Şükretmeliyiz? Şükrün Derin Hikmetleri ve Faziletleri
Şükretmek sadece bir nezaket kuralı değil, aynı zamanda Rabbimizin bizden istediği ve karşılığında büyük müjdeler verdiği bir kulluk görevidir:
- Allah'ın Emridir ve Rızasına Vesiledir: Allah Teâlâ, "Beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin." (Bakara, 2:152) buyurarak şükretmeyi emreder. Şükreden kullarından razı olacağını müjdeler. O'nun isimlerinden biri de Eş-Şekûr'dur; yani kullarının az şükrüne bile çok büyük karşılık verendir.
- Nimetin Artmasının Anahtarıdır: Bu, şükrün belki de en bilinen faziletidir. Rabbimiz vaat ediyor: "...Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım..." (İbrahim Suresi, 14:7). Şükür, mıknatıs gibi nimeti çeker ve mevcut nimetin bereketlenmesine vesile olur.
- Nimetin Korunmasıdır: Şükür, nimetin elden gitmesine karşı manevi bir sigortadır. Nankörlük ise nimetin zevaline (yok olmasına) sebep olabilir.
- Kalbi Zenginleştirir ve Kanaat Verir: Sahip olduklarımızın farkına varmak ve bunlar için şükretmek, sürekli "daha fazlası" peşinde koşan nefsi dizginler, kalbe bir dinginlik ve zenginlik (kanaat) verir. Başkalarında olana haset etmek yerine, elimizdekilerle mutlu olmayı öğretir.
- Allah'ı Tanıtır: Her bir nimeti kimin verdiğini düşünmek (tefekkür), bizi Nimet Veren'e (El-Mün'im, El-Vehhâb, El-Kerîm, Er-Rezzâk) götürür. Nimetler, O'nun rahmetini, cömertliğini, kudretini ve hikmetini tanımak için birer penceredir.
- İbadetin Ruhudur: Allah'a neden ibadet ederiz? Bizi yarattığı, yaşattığı ve sayısız nimet verdiği için... Şükür, bu nimetlerin farkında olmanın ve ibadete yönelmenin temel motivasyonudur. Namazlarımızın başındaki Fatiha Suresi "Elhamdülillah" (Hamd/Şükür Allah'adır) ile başlar.
- Şeytanın Tuzağına Karşı Kalkandır: Şeytanın insanı saptırmak için kullanacağı yollardan biri de onu nankörlüğe düşürmektir (A'râf 7:17). Şükür halinde olmak, şeytanın bu tuzağına karşı güçlü bir kalkandır.
Nimetleri Görmek: Şükür Tefekkürü Nasıl Yapılır?
Şükredebilmek için öncelikle sahip olduğumuz nimetlerin farkına varmamız gerekir. Bu da ancak tefekkürle mümkündür:
- Kendimize Bakalım: Sağlıklı bir nefes alıp verebiliyor muyuz? Gözlerimiz görüyor, kulaklarımız işitiyor, ellerimiz tutuyor, ayaklarımız yürüyor mu? Aklımız yerinde mi? Bunların her biri ne büyük bir nimet! Hasta yatağında bir nefes sıhhat için her şeyini verebilecek insanları düşünelim.
- İman Nimetini Düşünelim: Kalbimizdeki iman nuru, Rabbimizi tanıma, O'na secde etme şerefi... Bundan daha büyük bir nimet olabilir mi? Dünya dolusu altına sahip olup imandan mahrum olanları düşünelim.
- Çevremizdeki Nimetler: Bizi seven bir aile, sığınacak bir yuva, soframıza gelen bir lokma ekmek, içtiğimiz bir yudum su, bizi tehlikelerden koruyan bir güvenlik hissi... Bunlar ne kadar sıradan görünse de, bunlardan mahrum milyonlarca insan var.
- Kâinattaki Nimetler: Başımızı kaldırıp baktığımız gökyüzü, bizi ısıtan güneş, gece yolumuzu aydınlatan ay, yağmur yüklü bulutlar, çeşit çeşit bitkiler, hayvanlar... Hepsi bizim hizmetimize sunulmuş eşsiz nimetler. Bunların ardındaki sonsuz kudreti ve rahmeti tefekkür edelim.
- Musibetlerdeki Nimetler: Evet, yanlış duymadınız. Bazen başa gelen sıkıntılar bile birer nimettir. Günahlarımıza kefaret olabilir, bizi gafletten uyandırabilir, Rabbimize daha çok yaklaştırabilir, sabrımızı artırarak manevi derecemizi yükseltebilir. Zorluk anında bile "Her halimize Elhamdülillah" diyebilmek, şükrün zirvelerindendir.
Belki küçük bir "şükür defteri" tutmak, her gün Allah'ın bize verdiği, aklımıza gelen gelmeyen nimetleri yazmak, farkındalığımızı artırmak için güzel bir başlangıç olabilir.
Şükrü Hayata Geçirmek: Dilden Eyleme
Gerçek şükür, sadece sözde kalmaz, hayatımızın her alanına yansır:
- Dilimizle "Elhamdülillah", "Çok şükür", "Rabbime şükürler olsun" demek.
- Kalbimizle her nimetin Allah'tan geldiğini bilmek ve O'na minnet duymak.
- Bedenimizle ve sahip olduğumuz imkanlarla Allah'ın razı olacağı işler yapmak. Gözümüzü haramdan, dilimizi gıybetten korumak; malımızdan infak etmek; sağlığımızı O'nun yolunda kullanmak... İşte bunlar ameli şükürdür.
Şükür, bir haldir; hayatı nimetler penceresinden okuma sanatıdır. Şükreden kalp, huzur bulur. Şükreden dil, güzellikler konuşur. Şükreden beden, hayra hizmet eder. Şükür, Allah'ın bize verdiği nimetlerin farkına varıp, bu farkındalığı sevgi ve itaatle O'na yöneltmektir. Bu, hem nimetin bereketlenmesine hem de Rabbimizin rızasını kazanmamıza vesile olan en kârlı manevi yatırımdır.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.