Değişen dünyada değişmeyen tek gerçek, fani varlıkların ötesindeki o ebedi hakikat, her türlü şüphenin ve yanılgının bertaraf olduğu o mutlak doğruluk... İşte O, Yüce Rabbimizin El-Hakk (Celle Celâlühû) ismidir. Bu mübarek Esma, O'nun varlığının kendiliğinden ve zorunlu olduğunu, inkâr edilemez bir gerçeklik olduğunu, O'ndan başka her şeyin varlığının geçici ve O'na bağlı bulunduğunu; aynı zamanda her türlü hakkın, adaletin, doğruluğun ve hakikatin de yegâne kaynağının Kendisi olduğunu ilan eder. Gelin, El-Hakk isminin o sarsılmaz gerçekliği ve adaleti ışığında, hayatımızı hakikat üzerine kurmanın, batıldan yüz çevirmenin ve O'nun şaşmaz adaletine sığınmanın derin manasını tefekkür edelim.
El-Hakk Ne Anlama Gelir? Varlığı Değişmez Gerçek, Hakikatin, Adaletin ve Her Hakkın Özü
El-Hakk: Arapça "hakk" (حق) kökünden gelir. "Hakk", 'gerçek, doğru, varlığı kesin olan, sabit, adalet, pay, nasip, bir şeyin özüne uygun olma' gibi çok temel ve kapsamlı anlamlar taşır. El-Hakk ismi ise bu sıfatları en kâmil, en mutlak ve en eşsiz manada Zâtında barındıran demektir:
- Varlığı Zorunlu ve Gerçek Olan (Vâcibü'l-Vücûd): Varlığı kendiliğinden olan, var olmak için hiçbir şeye muhtaç olmayan, yokluğu düşünülemeyen mutlak ve gerçek varlık. O'nun dışındaki her şeyin varlığı ise mümkün ve geçicidir.
- Hakikatin Kaynağı ve Ta Kendisi: Her türlü doğruluk, gerçeklik ve hakikat O'ndan kaynaklanır. O'nun sözü haktır, vaadi haktır, dini haktır.
- Adaletin Mutlak Sahibi: Her işinde ve hükmünde tam bir adaletle muamele eden, kimseye zerre kadar haksızlık yapmayan. Hak ve hukukun yegâne belirleyicisi.
- Hakkı Ortaya Çıkaran ve Yerine Getiren: Batılı ortadan kaldırıp hakkı izhar eden, her hak sahibine hakkını veren ve adaleti tesis eden.
- İnkârı Mümkün Olmayan Gerçek: Varlığı ve birliği apaçık delillerle sabit olan, aklıselim ve kalbi selim tarafından inkâr edilemeyecek olan.
El-Hakk olan Allah, hem varlığın temelindeki en büyük hakikat, hem de ahlakın ve adaletin şaşmaz ölçüsüdür. O'na iman etmek, hakikate iman etmektir.
Kur'an'da El-Hakk: İlahi Varlığın, Sözün ve Adaletin O Mutlak Hakikati
"İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır. Artık haktan (ayrıldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır? O halde nasıl (haktan) döndürülüyorsunuz?" (Yûnus Suresi, 10/32)
Tâhâ Suresi 114. ayette ise, "Gerçek Hükümdar olan Allah, Yücedir (Fe teâlallâhu'l Melikü'l Hakk)" buyrularak, O'nun hem Melik (gerçek hükümdar) hem de Hakk (varlığı mutlak gerçek) olduğu vurgulanır. Kur'an-ı Kerim pek çok ayette Allah'ın Hakk olduğunu, sözünün Hakk olduğunu, vaadinin Hakk olduğunu ve O'nun dininin Hakk olduğunu beyan eder.
Örneğin, Hac Suresi 62. ayette: "Bu böyledir. Çünkü Allah, Hakk’ın ta kendisidir; O’ndan başka taptıkları ise bâtılın ta kendisidir. Şüphesiz Allah, Aliyy’dir (çok yücedir), Kebîr’dir (çok büyüktür)."
Hakikatin O Çeşitli Katmanları: El-Hakk'ın Varlıktaki, Sözdeki, Hükümdeki ve Adaletteki Eşsiz Tecellileri
El-Hakk olan Rabbimizin "Hakk" sıfatı, hayatın ve varlığın her boyutunda farklı şekillerde tecelli eder:
- Varlık Mertebesinde Hakk: O'nun varlığı yegâne ve zorunlu hakikattir. Diğer tüm varlıklar O'nun yaratmasıyla var olmuşlardır ve varlıkları O'na bağlıdır.
- Söz Mertebesinde Hakk (Kelâmullah): Allah'ın sözü olan Kur'an-ı Kerim, mutlak hakikati ifade eder. İçinde hiçbir şüphe, çelişki veya yanlışlık yoktur.
- Din Mertebesinde Hakk (Dînü'l-Hakk): Allah'ın gönderdiği İslam dini, hak dindir. İnanç esasları, ibadetleri ve ahlaki prensipleriyle insanlığı hem dünya hem de ahiret saadetine ulaştıran yoldur.
- Vaad Mertebesinde Hakk: Allah'ın vaadi haktır. Cennet de cehennem de haktır. O, vaadinden asla dönmez.
- Hüküm ve Adalet Mertebesinde Hakk: O'nun hükümleri ve yasaları adildir. Kıyamet gününde vereceği nihai hüküm, mutlak hak ve adalete dayanacaktır. Herkes hakkını eksiksiz alacaktır.
- Hakları Belirleme ve Verme Mertebesinde Hakk: Yarattığı her varlığın bir hakkı vardır ve bu hakları belirleyen ve onlara bu hakları veren El-Hakk olan Allah'tır.
Bu hakikatlere iman etmek ve hayatımızı bu hakikatler üzerine bina etmek, El-Hakk isminin tefekkürünün bir gereğidir.
El-Hakk Zikrinin Faziletleri: Hakka ve Hakikate Ulaşmak, Adaleti Bulmak, Güç ve Sebata Kavuşmak
Rabbimizin bu varlığı ve sözü mutlak gerçek olan ismini zikretmek, O'nun hakikatine sığınmak, O'ndan hakka ulaşma, adaletin tecellisi, batıldan korunma ve imanda sebat talep etmektir. Zikirde aslolan, O'nun Hakk olduğuna tam bir iman ve O'nun hakikatine teslimiyettir.
- Gizli Kalmış Bir Hakikatin Ortaya Çıkması İçin: Bir konuda gerçeğin ortaya çıkması, bir sırrın aydınlanması veya bir haksızlığın ifşa olması niyetiyle her gün 108 defa "Yâ Hakk" zikrine devam edilebilir.
- Başlanılan İşlerde Başarı ve Hayırlı Sonuç İçin: Meşru ve hayırlı bir işe başlarken veya devam ederken, o işin hak üzere yürümesi, başarıyla sonuçlanması ve bereketli olması için bu ismi şerif zikredilebilir.
- Kaybolan Bir Eşyanın Bulunması veya Bir Hakkın Sahibine İadesi İçin: Bazı geleneksel kaynaklarda, kaybolan bir eşyanın bulunması veya gasp edilmiş bir hakkın sahibine iadesi niyetiyle "Yâ Hakk" isminin zikredilmesinin, Allah'ın her şeyi bilen ve hakikati ortaya çıkaran kudretine sığınarak bir vesile olabileceği belirtilmiştir.
- Zayıf Durumda Olanların ve Haksızlığa Uğrayanların Güç Kazanması ve Adalete Kavuşması İçin: Zulme uğrayan, hakkı yenen veya kendini zayıf hisseden kimselerin, El-Hakk olan Allah'ın adaletine ve yardımına sığınarak bu ismi zikretmeleri, onlara manevi bir güç ve haklarını arama cesareti verebilir. Niyet, adaletin tecellisidir.
- İmanda Sebat ve Hak Yolda Devamlılık İçin: Şüphelerden ve vesveselerden korunmak, imanını güçlendirmek ve hak yolda istikamet üzere kalabilmek için bu Esma zikredilebilir.
Bir Hatırlatma: Bu zikirlerle talep edilen her türlü yardım ve sonuç, Allah'ın takdirine ve hikmetine bağlıdır. Kulun üzerine düşen, samimiyetle dua etmek, hak ve adalet yolunda gayret göstermek ve O'nun El-Hakk olan vaadine güvenmektir.
El-Hakk İsminin Ebced Değeri ve Hakikatin O Şaşmaz Sayısal İfadesi
El-Hakk (الحق) isminin ebced sistemindeki sayısal değeri 108'dir. Bu sayı, bazı zikirlerin adedinin belirlenmesinde bir referans olarak kullanılmış ve El-Hakk isminin ifade ettiği mutlak gerçeklik, doğruluk ve adaletin sembolik bir yansıması olarak değerlendirilmiştir. Ancak Rabbimizin hakikatinin ve adaletinin kuşatıcılığı, sayıların ve harflerin ifade sınırlarının çok ötesindedir.
Kimler, Ne İçin 'Ya Hakk' Der? Gerçeği Arama, Adalet Talebi, Haklı Davada Destek, Şüphelerden Kurtulma ve Hakka Teslimiyet
"Yâ Hakk!" nidası, kulun her türlü şüphe, yanılgı, haksızlık ve batıl karşısında, mutlak hakikatin ve adaletin yegâne kaynağı olan Rabbine sığınması, O'ndan gerçeği görmeyi ve hakka tabi olmayı dilemesidir:
- Hakikati ve Doğru Bilgiyi Arayanlar: İlim yolunda olanlar, bir konuda gerçeği öğrenmek isteyenler, şüphe ve cehalet karanlığından kurtulup hakikatin aydınlığına ulaşmayı arzulayanlar.
- Haksızlığa Uğrayan ve Adalet İsteyenler: Zulme maruz kalan, hakkı gasp edilen veya bir anlaşmazlıkta adaletin tecellisini umanlar.
- Batıldan ve Yanlış İnançlardan Sakınmak İsteyenler: Her türlü sapkın düşünceden, batıl inanıştan ve şeytanın vesveselerinden korunup, hak din üzere sabit kalmak isteyenler.
- Sözünde ve İşinde Doğru Olmak İsteyenler: Yalandan, hileden, aldatmaktan uzak durup, her zaman doğru sözlü, dürüst ve güvenilir bir insan olmayı hedefleyenler.
- Allah'ın Varlığına ve Birliğine Olan İmanını Pekiştirmek İsteyenler: Kalbindeki iman nurunu güçlendirmek, Allah'ın Hakk olan varlığına dair kesin bir bilgiye (yakîn) ulaşmak isteyenler.
Tefekkür Ufukları: El-Hakk İsmiyle Yaşamak; Her An Hakka Tabi Olmak, Batıldan Yüz Çevirmek ve Adaleti Ayakta Tutmak
El-Hakk ismi üzerinde tefekkür etmek, hayatımıza derin bir hakikat ve adalet bilinci, sarsılmaz bir iman ve Allah'ın rızasına uygun yaşama gayreti kazandırır:
- Hayatın Gayesi Hakk'a Ulaşmaktır: El-Hakk olan Allah, bizi Kendisine iman etmemiz ve O'nun hak dinine tabi olmamız için yaratmıştır. Hayatımızın nihai amacı, bu hakikate ulaşmak ve O'nun rızasını kazanmaktır.
- Hakka Şahitlik Etmek: Bir mümin, sadece kendi hayatında hakka tabi olmakla kalmaz, aynı zamanda gücü yettiğince başkalarına da hakkı ve hakikati anlatır, adalete şahitlik eder. "Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve yakınlarınız aleyhine de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun." (Nisâ, 4/135)
- Batılla Mücadele Etmek: Hakkın olduğu yerde batıl da vardır. Mümin, her türlü yalan, yanlış, hurafe ve batıl düşünceyle mücadele eder, hakikatin üstün gelmesi için gayret gösterir. Unutmamalı ki, "Hak geldi, bâtıl zâil oldu. Şüphesiz bâtıl, zâil olmaya mahkumdur." (İsrâ, 17/81)
- Şüphelerden Arınmak ve Kesin Bilgiye (Yakîn) Ulaşmak: El-Hakk olan Allah'a iman, kalbi her türlü şüphe ve tereddütten arındırır, yerine sarsılmaz bir kesinlik ve huzur verir.
- Her İşte Allah'ın Hakkını Gözetmek: İbadetlerimizde, muamelelerimizde, aile hayatımızda ve toplumsal ilişkilerimizde daima Allah'ın hakkını, kul hakkını ve mahlukatın hakkını gözetmek, El-Hakk isminin tefekkürünün bir gereğidir.
El-Hakk olan Rabbimiz, bizleri daima hakka tabi olan, batıldan yüz çeviren, adaleti ayakta tutan, sözünde ve işinde dürüst olan ve O'nun mutlak hakikatine sarsılmaz bir imanla bağlanan bahtiyar kullarından eylesin. Kalplerimizi hakikatin nuruyla aydınlatsın.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.