İbadetlerimizi yapar, zikirlerimizi çeker, hayırlar işlemeye gayret ederiz. Manevi heybemizi doldurduğumuzu düşünerek bir iç huzuru ararız. Ancak göz ardı ettiğimiz, belki küçük gördüğümüz bazı davranışlar, tüm bu birikimimizi ahirette elimizden alıp götürebilir. İslam'da en çok titizlik gösterilmesi gereken konulardan biri olan Kul Hakkı, işte böyle hassas bir terazidir. Allah Teâlâ, Kendi hakkıyla ilgili günahları (şirk hariç) dilerse affedebilir, ancak kullarının birbirleri üzerindeki haklarını affetmeyi, hak sahiplerinin rızasına bırakmıştır. Bu konunun ciddiyetini anlamak için Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) bize aktardığı şu ibretlik tablo üzerine birlikte tefekkür edelim.
Kul Hakkı: Sadece Maddi Değil, Manevi Bir Sorumluluk
Kul hakkı, bir insanın diğer bir insan veya canlının canına, malına, namusuna, şerefine, vaktine, huzuruna yönelik yaptığı her türlü haksızlık ve tecavüzü kapsar. Bu, ödenmeyen bir borç olabileceği gibi, söylenen kırıcı bir söz, yapılan bir gıybet veya atılan bir iftira da olabilir. Kapsamı o kadar geniştir ki, trafikte başkasının yol hakkını gasp etmekten, komşuya eziyet vermeye, kamu malına zarar vermekten, birinin sırrını ifşa etmeye kadar uzanır.
Kul Hakkının Kapsamı: Hayatımızdaki Yansımaları
Hayatımızda kul hakkı ihlallerine dair bazı örnekler şunlardır:
- Maddi Haklar: Borcunu zamanında ve tam ödememek, hileli satış yapmak, eksik tartmak, işçinin hakkını vermemek, miras paylaşımında adaletsizlik, kamu malını israf etmek veya zimmete geçirmek, hırsızlık, gasp...
- Bedensel Haklar: Kasten veya yanlışlıkla yaralamak, cana kıymak...
- Sözel ve Manevi Haklar: Gıybet (arkadan konuşma), iftira (çamur atma), nemime (laf taşıma), alay etmek, kötü lakap takmak, yalan söylemek, yalan şahitlik, sır faş etmek, kalp kırmak, hakaret etmek...
- Sosyal Haklar: Komşuya rahatsızlık vermek, akrabalık bağlarını (sıla-i rahim) kesmek, aile içi adaletsizlikler (eşler, çocuklar, anne-baba arası), yetim hakkı yemek, trafikte veya ortak alanlarda başkalarının hakkını ihlal etmek, çevreyi kirletmek...
Bu liste uzayıp gider ve bize bu konuda ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini gösterir.
Kur'an Işığında Kul Hakkının Önemi
Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de adaleti, emanete riayeti ve insan haklarını gözetmeyi emreder:
Emanetler ve Adalet
(Nisâ Suresi, 4:58)
إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤَدُّوا الْأَمَانَاتِ إِلَىٰ أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ النَّاسِ أَن تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ...
"Şüphesiz Allah size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor..."
Alay, Kusur Arama ve Gıybet Yasağı
(Hucurât Suresi, 49:11-12)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِّن قَوْمٍ ... وَلَا تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ ... وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا...
"Ey iman edenler! Bir topluluk diğerini alaya almasın... Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın... Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın..."
Ahiretteki Büyük İflas: Müflis Hadisi ile Bir Yüzleşme (İbretlik Anlatı)
Kul hakkının ahiretteki sonuçlarının ne kadar ağır olabileceğini anlamak için Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) şu ibretlik anlatısına kulak verelim. Bir gün Ashabına sorar:
Gerçek Müflis Kimdir?
Hadis-i Şerif
Resûlullah (s.a.v) sordu: "Müflis kimdir, biliyor musunuz?" Ashab: "Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir" dediler. Resûlullah (s.a.v) buyurdu ki: "Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip; fakat şuna sövmüş, buna iftira atmış, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş, şunu dövmüş olarak gelendir. Hesap günü hak sahiplerine onun iyiliklerinden alınıp dağıtılır. Eğer iyilikleri borçlarını ödemeye yetmezse, hak sahiplerinin günahlarından alınır, onun üzerine yüklenir ve sonra cehenneme atılır."
(Müslim, Birr, 59)
Tefekkür Edelim: Dağlar kadar namazla, oruçla, zekatla Allah'ın huzuruna çıkan birini düşünün... Ancak dünyadayken diline hakim olmamış, insanlara haksızlık etmiş, kalpler kırmış, mallarına zarar vermiş... Ahiretteki adalet terazisi kurulduğunda, hak sahipleri bir bir gelip haklarını istiyor. O dağ gibi sevaplar, göz açıp kapayıncaya kadar eriyip gidiyor, hak sahiplerine dağıtılıyor. Sevaplar bitince, bu sefer hak sahiplerinin günahları ona yükleniyor ve sonunda, onca ibadetine rağmen, yüzüstü ateşe atılıyor. İşte gerçek iflas budur! Kul hakkı, ahiretteki en tehlikeli borçtur.
Bu hadis bize gösteriyor ki, Allah ile aramızdaki ilişkiyi düzeltmeye çalışırken (Hukukullah), kullarla aramızdaki ilişkiyi (Kul Hakkı) asla ihmal edemeyiz. İbadetlerimiz ne kadar çok olursa olsun, kul hakları üzerimizdeyken manevi iflastan kurtulmamız çok zordur.
Bu İflastan Nasıl Korunuruz? Kul Hakkını Ödeme Yolları
Ahirette müflislerden olmamak için bu dünyada iken kul haklarından arınmamız gerekir. Bunun yolları şunlardır:
- Hakkı İade Etmek: Maddi bir hak gasp edilmişse derhal sahibine veya vârislerine iade etmek.
- Helallik İstemek (Helalleşme): Gıybet, iftira, kalp kırma gibi manevi haklar için sahibinden açıkça özür dileyip hakkını helal etmesini istemek. Bu, nefse ağır gelse de ahiretteki hesaptan çok daha kolaydır.
- Telafi Etmek: Verilen zararı mümkünse gidermek.
- Gıyabında Dua ve Hayır: Hak sahibi bulunamıyor, vefat etmiş veya helallik istemek daha büyük bir fitneye sebep olacaksa; o kişi için sürekli dua etmek, onun adına hayır yapmak (sadaka verip sevabını bağışlamak), onu hayırla anmak.
- Allah'a Tövbe Etmek: Kul hakkı ihlali aynı zamanda Allah'ın emrini çiğnemek olduğu için, kullarla helalleştikten sonra Allah'a da samimiyetle tövbe etmek.
Kul hakkı, bir müminin hassasiyet göstermesi gereken en önemli konulardan biridir. Dilimizden çıkan her söze, elimizle yaptığımız her işe, kalbimizden geçen her düşünceye dikkat etmeli, başkalarının haklarına saygılı olmalıyız. Üzerimizde bir hak varsa, ertelemeden helalleşmenin yollarını aramalıyız. Unutmayalım ki, adalet ve hakkaniyet üzerine kurulu bir hayat, hem toplumsal huzurun hem de ahiret kurtuluşumuzun temelidir.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.