Hiçbir karşılık beklemeden, hiçbir menfaat gözetmeden, sadece sonsuz cömertliğinden ve lütfundan dolayı sayısız nimeti ve iyiliği kullarına bolca bahşeden, sürekli hibe eden Yüce Rabbimizin o güzel ismi: El-Vehhâb (Celle Celâlühû). Bu mübarek Esma, O'nun cömertliğinin sınır tanımadığını, ikramının kesintisiz olduğunu ve verdiklerinin bir bedel veya ön koşul gerektirmediğini ifade eder. El-Vehhâb olan Allah, en küçük bir nefes alışımızdan en büyük manevi lütuflara kadar her an bizlere sayısız hediye sunar. Gelin, El-Vehhâb isminin o bereketli gölgesinde, O'nun sonsuz cömertliğini tefekkür edelim ve bu idrakin hayatımıza katacağı şükrü ve paylaşma ahlakını keşfedelim.
El-Vehhâb Ne Anlama Gelir? Karşılıksız Cömertliğin ve Tükenmez İhsanın Adı
El-Vehhâb: Arapça "hibe" (هبة) kökünden gelir. Hibe, 'karşılıksız vermek, bağışlamak, bir bedel veya menfaat beklemeksizin bir şeyi bir başkasına devretmek' anlamına gelir. El-Vehhâb ismi ise bu fiili mübalağa ile (çokça ve sürekli olarak yapan anlamında) ifade eder:
- Karşılıksız ve Bolca Veren: Kullarının hiçbir hakkı veya talebi olmaksızın, sadece kendi lütfu ve keremiyle, sayısız nimeti ve iyiliği bol bol veren.
- Hibe Eden, Bağışlayan: Maddi ve manevi her türlü nimeti (sağlık, akıl, iman, hidayet, rızık, evlat vb.) birer hibe olarak bahşeden.
- Lütfu ve Nimeti Sürekli Olan: Vermesi bir defaya mahsus olmayan, ikramı ve cömertliği kesintisiz bir şekilde devam eden. O, her an yeni bir lütufla tecelli edebilir.
- İsteyene de İstemeyene de Veren: Rahmetinin bir gereği olarak, sadece Kendisinden isteyene değil, bazen istemeyene veya farkında olmayana da nimetlerini ulaştıran.
El-Vehhâb olan Allah, cömertliğin ve lütufkârlığın zirvesindedir. O'nun vermesi, kullarının amellerine veya liyakatlerine değil, kendi sonsuz keremine dayanır.
Kur'an'da El-Vehhâb: Peygamberlerin ve İnananların En Güzel Niyazı
"Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen Vehhâb’sın (çok bağışlayansın)." (Âl-i İmrân Suresi, 3/8)
Bu ayet, ilimde derinleşenlerin (râsihûn fîl-ilm) Rabbimize O'nun El-Vehhâb ismiyle nasıl dua ettiklerini gösterir. Hz. Süleyman'ın (a.s.) "Rabbim! Beni bağışla ve bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) ver. Şüphesiz Sen, Vehhâb’sın (çok bağışlayansın)." (Sâd Suresi, 38/35) duası da bu ismin tecellisine bir örnektir.
El-Vehhâb Zikrinin Faziletleri: İlahi Lütfa Mazhar Olmak, Rızık Kapılarını Aralamak
Rabbimizin bu cömert ismini zikretmek, O'nun sonsuz lütfuna ve keremine sığınmak, maddi ve manevi her türlü hayır ve bereket kapısının açılmasına vesile olur. Zikirde aslolan, O'nun her şeyi karşılıksız verdiğine tam bir iman ve O'na derin bir şükür hissidir.
- Rızık Genişliği ve Zenginlik İçin: Özellikle kuşluk (duhâ) namazından sonra veya gün içinde 100 defa "Yâ Vehhâb" zikrine devam eden kimsenin, Allah'ın izniyle rızkının bollaşacağı, geçim sıkıntısından kurtulacağı ve beklemediği yerlerden kendisine hayır kapılarının açılacağı umulur.
- İhtiyaçların Karşılanması ve Sıkıntılardan Kurtulmak İçin: Bir rivayete göre, yedi gün boyunca sabah namazının sünneti ile farzı arasında (veya bazı kaynaklarda secdede) 14 defa (veya ebced değeri olan 196 defa) "El-Vehhâb" ismini zikredip dua eden kişinin, her türlü ihtiyacının karşılanacağı, sıkıntılarından kurtulacağı, borçlarından halâs olacağı ve düşman şerrinden emin olacağı belirtilir.
- Dileklerin Kabulü İçin: Yapılan bir duanın ardından 7 defa "Yâ Vehhâb" demenin, o duanın kabulüne vesile olabileceği ifade edilir.
- Gönül Zenginliği ve Cömertlik Ahlakı Kazanmak İçin: Bu ismi şerifi zikretmek, kişinin kalbini dünya malına aşırı hırstan arındırır, ona kanaat ve gönül zenginliği verir, aynı zamanda başkalarına karşı daha cömert ve yardımsever olma ahlakını geliştirir.
Bir Hatırlatma: Zikirlerin ve duaların kabulü için helal lokma, samimiyet, ihlas ve Allah'ın takdirine rıza göstermek esastır. Her nimetin bir imtihan vesilesi olabileceği de unutulmamalıdır.
El-Vehhâb İsminin Ebced Değeri ve İhsanın Sayısal Yansıması
El-Vehhâb (الوهاب) isminin ebced sistemindeki sayısal değeri için farklı hesaplamalar bulunmaktadır. En yaygın kabul gören değerlerden biri 14'tür. Bazı hesaplamalarda ise, özellikle "Elif-Lam" takısı dahil edildiğinde veya farklı harf değerleri kullanıldığında 196 gibi değerler de zikredilmiştir. Bu sayılar, bazı zikirlerin adedinin belirlenmesinde ve ismin ifade ettiği sonsuz cömertliğin sembolik bir yansıması olarak değerlendirilmiştir. Ancak Rabbimizin "hibe"sinin ve lütfunun sınırı, sayıların çok ötesindedir.
Kimler, Ne İçin 'Ya Vehhâb' Der? Bol Nimet, Gönül Zenginliği ve Çözüm Arayışı
"Yâ Vehhâb!" nidası, kulun Rabbimizin sonsuz cömertliğine ve karşılıksız veren lütfuna olan ihtiyacını en içten şekilde ifade etmesidir:
- Maddi ve Manevi Rızık İsteyenler: Geçim sıkıntısı çekenler, borçlarından kurtulmak isteyenler, helal ve bol rızık talep edenler. Aynı zamanda iman, hidayet, ilim, hikmet gibi manevi rızıklar isteyenler.
- Evlat Hasreti Çekenler: Hayırlı ve salih bir evlat sahibi olmak isteyenler, Rabbimizin bu lütufkâr ismine sığınırlar.
- Zor Durumda Kalıp Çözüm Arayanlar: Sıkıntıya düştüğünde, dertlerine derman aradığında, Rabbimizin bir çıkış yolu "hibe etmesini" umanlar.
- Gönül Zenginliği ve Cömertlik Ahlakı Kazanmak İsteyenler: Dünya malına esir olmaktan kurtulup, kanaat sahibi olmak ve başkalarına faydalı olma, cömertlik yapabilme arzusunda olanlar.
- Her Türlü Hayrı ve İyiliği Talep Edenler: Sadece belirli bir ihtiyaç için değil, genel olarak Allah'tan her türlü hayrı, bereketi ve lütfu dilemek için.
Tefekkür Ufukları: El-Vehhâb İsmiyle Şükrü Kuşanmak, Cömertliği Hayat Felsefesi Edinmek
El-Vehhâb ismi üzerinde tefekkür etmek, hayatımıza derin bir şükran duygusu, cömertlik ahlakı ve Allah'a olan güveni getirir:
- Her Nefes Bir Hibedir: Aldığımız her nefes, attığımız her adım, gördüğümüz her renk, duyduğumuz her ses... Aslında El-Vehhâb olan Rabbimizin bize karşılıksız birer hediyesidir. Bu idrak, O'na karşı sonsuz bir minnet ve şükür duygusu uyandırır.
- Karşılıksız Vermenin Erdemi: Rabbimiz nasıl hiçbir karşılık beklemeden bize sayısız nimet veriyorsa, biz de O'nun bu ahlakıyla ahlaklanarak, imkânlarımız ölçüsünde başkalarına karşılıksız iyilik yapmaya, cömert olmaya gayret etmeliyiz.
- Rızık Endişesinden Kurtuluş: El-Vehhâb olan Allah, her canlının rızkını tekeffül etmiştir. Bu isim, rızık konusunda aşırı endişeye kapılmaktan bizi alıkoyar, O'na olan tevekkülümüzü artırır. Çalışmak bizden, takdir ve hibe O'ndandır.
- Nimetlerin Sorumluluğu: Bize verilen her nimet, aynı zamanda bir emanet ve sorumluluktur. Bu nimetleri Allah'ın rızası doğrultusunda kullanmak, israf etmemek ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, El-Vehhâb'a şükrün bir gereğidir.
- En Büyük Hibe: İman ve Hidayet: Maddi nimetlerin ötesinde, Rabbimizin bize bahşettiği en büyük "hibe" iman ve hidayettir. Bu nimetin kıymetini bilmek ve onu korumak için sürekli dua etmeliyiz.
El-Vehhâb olan Rabbimiz, bizlere sayısız nimetlerini karşılıksız olarak hibe ettiği gibi, bizleri de O'nun yolunda cömertçe veren, şükreden ve lütfuna her daim mazhar olan kullarından eylesin.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.
