Esmalar ve Dualar ile Özel Terkipler

Malikül Mülk Mülkün Gerçek ve Ebedi Sahibi Yüce Allah

  • 26 Nisan 2025
  • 83

Göklerde ve yerde, görünen ve görünmeyen âlemlerde var olan her ne varsa, en küçük bir zerreden en büyük galaksilere, en basit bir canlıdan en karmaşık sistemlere kadar tüm mülkün, tüm saltanatın, tüm hâkimiyetin ve tüm sahipliğin yegâne, mutlak ve ebedi mâliki... Dilediğine mülk veren, dilediğinden mülkü çeken, dilediğini aziz kılan, dilediğini zelil eden ve her türlü hayrın anahtarları elinde olan Yüce Rabbimizin o her şeyi kuşatan ismi: Mâlikü'l-Mülk (Celle Celâlühû). Bu mübarek Esma, O'nun tüm varlık âleminin gerçek ve tek sahibi olduğunu, mülkünde hiçbir ortağı veya rakibi bulunmadığını ve yarattığı her şey üzerinde dilediği gibi tasarruf etme, hükmetme ve yönetme hakkının yalnızca Kendisine ait olduğunu ifade eder. Mâlikü'l-Mülk ismi, bizlere dünyanın ve içindekilerin geçiciliğini, gerçek ve kalıcı mülkün ise ancak O'nun katında olduğunu hatırlatır; bu da kalplerimize hem bir teslimiyet hem de fani olanlara bağlanmaktan kurtulmanın getirdiği bir özgürlük ve huzur hissi aşılar. Gelin, Mâlikü'l-Mülk isminin o her şeyi kapsayan mutlak sahipliği ve hükümranlığı altında, O'nun şaşmaz idaresine güvenmenin, O'nun takdirine rıza göstermenin ve bu dünyadaki emanetçi konumumuzu idrak etmenin derin manasını tefekkür edelim.

Mâlikü'l-Mülk Ne Anlama Gelir? Mülkün Gerçek ve Ebedi Sahibi, Her Şeyin Üzerinde Mutlak Tasarruf ve Hükümranlık Sahibi

Mâlikü'l-Mülk: Bu terkip, iki kelimeden oluşur: "Mâlik" (مالك) ve "Mülk" (ملك). "Mâlik", 'sahip olan, bir şeye malik olan, elinde tutan' anlamına gelirken; "Mülk", 'egemenlik, hükümranlık, krallık, sahip olunan her şey, varlık âlemi' gibi geniş anlamlar taşır. Mâlikü'l-Mülk ise bu iki kelimenin birleşimiyle şu derin manaları ifade eder:

  • Mülkün Gerçek ve Ebedi Sahibi: Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin, görünen ve görünmeyen tüm âlemlerin ve onlardaki her türlü varlığın yegâne, hakiki ve sonsuz sahibi.
  • Mülkünde Dilediği Gibi Tasarruf Eden: Sahip olduğu mülkte hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın, dilediği gibi yaratan, yaşatan, öldüren, rızık veren, alan, artıran, eksilten, hükmeden ve yöneten.
  • Mülkü Dilediğine Veren, Dilediğinden Alan: Mülkü (zenginlik, iktidar, makam vb.) kullarından dilediğine bir imtihan veya lütuf olarak veren, dilediğinden de hikmeti gereği geri alan.
  • Her Şeyin Üzerinde Mutlak Hükümran: O'nun hükmünün ve iradesinin üzerinde hiçbir güç ve otorite yoktur. Herkes ve her şey O'nun emrine ve takdirine boyun eğer.
  • Kralların ve Hükümdarların da Mâliki (Sahibi): Dünyadaki tüm krallar, hükümdarlar ve yöneticiler de O'nun mülkü içindedir ve O'nun izniyle o konumlardadırlar. Gerçek ve mutlak Melik (Kral) ve Mâlik (Sahip) O'dur.

Mâlikü'l-Mülk olan Allah, hem mülkün kendisinin hem de mülkiyet kavramının sahibidir. O'nun sahipliği, yaratılmışların geçici, sınırlı ve emanet olan sahipliğinden tamamen farklıdır; O'nunki mutlak, ebedi ve her şeyi kuşatıcıdır. Bu isim, O'nun El-Melik (Mutlak Hükümdar), El-Kâdir (Her Şeye Gücü Yeten), El-Vâsi' (Lütfu ve Mülkü Geniş Olan) gibi diğer isimleriyle de derin bir anlam bütünlüğü taşır.

       

Kur'an'da Mâlikü'l-Mülk: 'De Ki: Ey Mülkün Sahibi Olan Allah'ım!' O Muhteşem İlahi Beyan ve Dua

   

Bu mübarek isim, Kur'an-ı Kerim'de en çarpıcı şekliyle Âl-i İmrân Suresi 26. ayette geçer: "De ki: Ey mülkün sahibi (Mâlike'l-Mülk) olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin."

Bu ayet, mülkün, şerefin, izzetin ve zilletin tamamen Allah'ın elinde olduğunu, O'nun dilediği gibi tasarruf ettiğini ve her türlü hayrın O'ndan geldiğini en açık şekilde ifade eder. Bu, müminler için hem bir teslimiyet dersi hem de en zor anlarda bile O'na yönelip dua etme kapısıdır.

Mülkiyetin O Gerçek Hakikati: Mâlikü'l-Mülk Karşısında İnsanın O Kutsal Emanetçi Konumu ve Sorumluluğu

Mâlikü'l-Mülk olan Rabbimizin her şeyin gerçek sahibi olduğunu idrak etmek, bizim bu dünyadaki konumumuzu ve sahip olduğumuz şeylere bakış açımızı kökten değiştirir:

  • Bizler Sadece Birer Emanetçiyiz: Sahip olduğumuzu zannettiğimiz mal, mülk, makam, evlat, hatta kendi canımız bile aslında bize Allah tarafından verilmiş birer emanettir. Gerçek sahibi O'dur.
  • Geçici Sahiplik, Kalıcı Sorumluluk: Bu dünyadaki sahipliğimiz geçicidir ve bir gün mutlaka son bulacaktır. Ancak bu emanetleri nasıl kullandığımızdan dolayı ahirette hesaba çekileceğiz.
  • Mülke Esir Olmamak, Mülkün Şükrünü Eda Etmek: Sahip olduğumuz nimetler bizi Allah'a yaklaştırmalı, O'na şükretmeye ve o nimetleri O'nun yolunda kullanmaya sevk etmelidir. Mülke esir olmak, onunla kibirlenmek veya onu israf etmek, emanete ihanettir.
  • Veren de Alan da O'dur Bilinciyle Sabır ve Şükür Dengesi: Allah dilediğine mülk verir, dilediğinden alır. Mülk verildiğinde şımarmamak, alındığında ise isyan etmeyip sabretmek, O'nun Mâlikü'l-Mülk olduğuna imanın bir gereğidir.

Bu idrak, bizi dünyaya aşırı bağlanmaktan, hırs ve tamahkârlıktan korur; kalbimize kanaat, şükür ve O'nun takdirine rıza gösterme huzurunu yerleştirir.

Mâlikü'l-Mülk Zikrinin Faziletleri: İlahi İhsana ve Berekete Nail Olmak, Mal ve Mülkte Hayır Görmek, Saygınlık ve İzzet Kazanmak

Rabbimizin bu mülkün gerçek sahibi olduğunu ifade eden ismini zikretmek, O'nun sonsuz zenginliğine, kudretine ve hükümranlığına sığınmak, O'ndan maddi ve manevi her türlü hayır, bereket, izzet ve O'nun rızasına uygun bir mülk talep etmektir. Zikirde aslolan, O'nun her şeyin yegâne Mâliki olduğuna tam bir iman ve O'na karşı derin bir teslimiyet ve minnettarlık duymaktır.

  • Maddi ve Manevi Zenginlik, Mülkte Bereket İçin: Her gün düzenli olarak 212 defa "Yâ Mâlike'l-Mülk" zikrine devam eden kimsenin, Allah'ın izniyle malında, mülkünde ve rızkında bir bereket ve genişlik olacağı, kimseye muhtaç olmayacağı ve maddi sıkıntılardan kurtulacağı umulur.
  • Yüksek Mertebelere Ulaşmak ve İnsanlar Arasında Saygınlık Kazanmak İçin: Bu ismi şerifi zikretmek, kişinin (helal ve meşru yollardan) işinde ve toplum içinde yükselmesine, insanlar arasında haklı bir saygınlık ve itibar kazanmasına vesile olabilir. Niyet, asla kibir veya başkalarını ezme olmamalıdır.
  • Her Türlü Zarardan Korunmak İçin: Mâlikü'l-Mülk olan Allah her şeye hâkim olduğu için, bu ismi zikrederek O'na sığınmak, kişiyi her türlü görünür görünmez tehlikelerden, zararlardan ve şerlerden koruyabilir.
  • Sözünün Dinlenir ve Tesirli Olması İçin: Bir kimse, haklı olduğu bir konuda sözünün dinlenmesini, tesirli olmasını ve hayırlı bir sonuca ulaşmasını dilerse, bu ismi zikrederek Allah'tan yardım isteyebilir. Amaç, hakkı ve hayrı tesis etmektir.
  • Nimetlerin Devamlılığı İçin Özel Dua: Özellikle "Yâ Mâlike'l-Mülk, Yâ Ze'l-Celâli ve'l-İkrâm" şeklinde bu iki Esma'yı bir arada zikrederek dua etmenin, Allah'ın lütfettiği nimetlerin devamlı olmasına ve artmasına vesile olacağı belirtilir.

Bir Hatırlatma: Bu zikirlerle talep edilen her türlü lütuf ve mülk, Allah'ın takdirine ve hikmetine bağlıdır. Kulun üzerine düşen, samimiyetle dua etmek, helal yoldan gayret göstermek, verilen nimetlere şükretmek ve onları Allah yolunda kullanmaktır.

Mâlikü'l-Mülk İsminin Ebced Değeri ve O Mutlak Mülkiyetin ve Hükümranlığın Sayısal İfadesi

Mâlikü'l-Mülk (مالك الملك) terkibinin ebced sistemindeki sayısal değeri 212'dir. (Mâlik: 40+1+30+20=91; Mülk: 40+30+20=90. Ancak terkip olarak hesaplandığında farklı bir usulle 212 değeri de zikredilmiştir ve yaygın olarak bu değer kullanılır). Bu sayı, bazı zikirlerin adedinin belirlenmesinde bir referans olarak kullanılmış ve Mâlikü'l-Mülk isminin ifade ettiği mülkün gerçek ve ebedi sahibi olma, her şey üzerinde mutlak tasarruf ve hükümranlık sıfatının sembolik bir yansıması olarak değerlendirilmiştir. Ancak Rabbimizin mülkünün ve hükümranlığının genişliği, sayıların ifade sınırlarının çok ötesindedir.

Kimler, Ne İçin 'Ya Mâlike'l-Mülk' Der? Mülk, İzzet, Şeref, Korunma, Hayırlı Bir İdare ve İlahi Takdire Tam Bir Rıza Arayışı

"Yâ Mâlike'l-Mülk!" nidası, kulun her türlü mülkün, gücün ve otoritenin yegâne ve gerçek sahibi olan Rabbine yönelerek, O'ndan lütuf, izzet, korunma ve O'nun şaşmaz takdirine rıza talep etmesidir:

  • Maddi ve Manevi Mülk (Nimet ve İhsan) İsteyenler: Helal yollardan rızıklarını genişletmek, mal ve mülk sahibi olmak (Allah yolunda kullanmak üzere), aynı zamanda iman, ilim, hikmet gibi manevi zenginliklere ulaşmak için.
  • İzzet, Şeref ve Yüksek Mertebeler Arayanlar (Allah Katında): Dünyevi ve uhrevi bir onur, saygınlık ve Allah katında yüksek bir dereceye nail olmayı arzulayanlar (kibirsizce ve hak ederek).
  • Her Türlü Zarardan ve Haksızlıktan Korunmak İsteyenler: Zalimlerin şerrinden, düşmanların kötülüğünden, malına ve canına gelebilecek zararlardan Allah'ın mutlak hâkimiyetine ve korumasına sığınmak isteyenler.
  • Yöneticilik veya Sorumluluk Sahibi Olup Adil Bir İdare Dileğenler: Kendilerine emanet edilen mülkü veya yetkiyi adaletle, hikmetle ve Allah rızasına uygun bir şekilde yönetebilmek için O'ndan yardım ve basiret isteyenler.
  • Allah'ın Her Şey Üzerindeki Mutlak Tasarrufuna ve Takdirine Tam Bir Teslimiyet Göstermek İsteyenler: Hayatta karşılaştığı her olayın (verilen veya alınan nimetler, yükselişler veya düşüşler) Mâlikü'l-Mülk olan Allah'ın iradesi ve hikmetiyle gerçekleştiğine iman ederek, O'nun her türlü takdirine tam bir rıza ve teslimiyet göstermek isteyenler.

Tefekkür Ufukları: Mâlikü'l-Mülk İsmiyle Dünyaya ve Mülke Esir Olmamak, Gerçek ve Ebedi Sahibine Tam Bir Teslimiyetle Yönelmek, Emanet Bilincini Kuşanmak

Mâlikü'l-Mülk ismi üzerinde tefekkür etmek, hayatımıza derin bir teslimiyet, dünyaya karşı doğru bir bakış açısı, emanet bilinci ve Allah'ın mutlak hükümranlığına karşı sarsılmaz bir güven kazandırır:

  • Mülk Allah'ındır, Biz Sadece Misafir ve Emanetçiyiz: Bu dünyada sahip olduğumuz hiçbir şey bize ait değildir; hepsi Mâlikü'l-Mülk olan Allah'ın bize geçici olarak verdiği birer emanettir. Bu idrak, bizi dünyaya aşırı bağlanmaktan, hırs ve tamahkârlıktan, mal ve makam sevgisinin esiri olmaktan kurtarır.
  • Veren de O'dur, Alan da O'dur; Her İkisinde de Hayır Vardır: Allah, mülkü dilediğine verir, dilediğinden alır. Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılar. Bu, O'nun mutlak iradesi ve hikmetiyledir. Bize düşen, nimet verildiğinde şükretmek ve onu hayırda kullanmak; nimet alındığında ise sabretmek ve O'nun takdirine rıza göstermektir. Her ikisinde de bizim için imtihan ve hayır vardır.
  • Gerçek Zenginlik, O'na Yakınlıktır: Dünyevi mülkler gelip geçicidir. Asıl ve ebedi zenginlik, Mâlikü'l-Mülk olan Allah'a iman etmek, O'na itaat etmek ve O'nun rızasını kazanarak O'na yakınlaşmaktır.
  • Sorumluluk Bilinci: Her Nimetin Bir Hesabı Vardır: Bize verilen her türlü mülk (mal, sağlık, zaman, evlat, makam vb.) aynı zamanda bir sorumluluktur. Bu nimetleri nasıl kullandığımızdan dolayı ahirette hesaba çekileceğiz. Bu bilinç, bizi daha sorumlu ve adil davranmaya sevk eder.
  • Her Şeyin Yegâne Sahibi O Olduğu İçin, Sadece O'na Yönelmeliyiz: Mademki her şeyin sahibi ve yöneticisi O'dur, o halde her türlü ihtiyacımızda, sıkıntımızda ve dileğimizde başvuracağımız, yardım isteyeceğimiz ve sığınacağımız yegâne kapı O'nun kapısıdır. O, her şeye kâfidir.

Mâlikü'l-Mülk olan Rabbimiz, bizleri Kendi mülkünün gerçek ve ebedi sahibi olduğunu derinden idrak eden, bu dünyadaki her şeyi bir emanet bilinciyle kullanan, O'nun takdirine rıza gösteren ve kalplerini sadece O'na bağlayarak gerçek zenginliğe ve huzura ulaşan bahtiyar kullarından eylesin. Bizlere hem dünyada hem de ahirette hayırlı mülkler ve yüksek dereceler nasip etsin.

Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.

Önceki Post

Allahın Er Rauf İsmi Sonsuz Şefkat ve Derin Merhamet

Sonraki Post

ZülCelali Velİkram Hem Azametli Hem Cömert Rabbimiz

Aramak istediğiniz anahtar kelimeleri girerek arama yapabilirsiniz