Kıymetli okuyucularım, zamanın su gibi akıp gittiği bu dünya hayatında, Rabbimizin bizlere lütfettiği öyle özel ve bereketli zaman dilimleri vardır ki, adeta birer rahmet pınarı gibi ruhlarımızı tazeler, kalplerimizi arındırır ve O'na olan yakınlığımızı artırmamıza vesile olur. İşte bu mübarek vakitlerden biri de, içinde haccın ve kurbanın o derin manalarını barındıran, tövbelerin ve duaların daha bir iştiyakla kabul edildiği Zilhicce ayı ve özellikle onun o altın değerindeki ilk on günüdür. Bu günler, müminler için birer manevi hasat mevsimi, gafletten uyanış ve Rabbimize daha bir şevkle yöneliş vaktidir. Gelin, bu kutlu zaman diliminin o eşsiz manevi atmosferine doğru bir yolculuğa çıkalım; Zilhicce'nin ve o ilk on günün sırlarını, faziletlerini, ne zaman idrak edildiğini ve hayatımıza katması gereken o derin tefekkürü birlikte anlamaya çalışalım.
Zilhicce Ayı Nedir ve Takvimde Ne Zamana Denk Gelir?
Zilhicce ayı, İslam dininin kullandığı Hicrî takvimin (Ay takvimi) on ikinci ve son ayıdır. "Hac ayı" anlamına gelen Zilhicce, İslam'ın beş temel şartından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği mübarek bir zaman dilimidir. Hicrî takvim, ayın dünya etrafındaki dönüşlerine göre hesaplandığı için, Miladi takvime göre her yıl yaklaşık 10-11 gün daha erken başlar. Bu nedenle Zilhicce ayının ve dolayısıyla içindeki ilk on günün, Kurban Bayramı'nın ve Arefe gününün Miladi takvimdeki karşılığı her sene değişir.
Zilhicce ayının ve ilk on gününün başlangıcı, bir önceki ay olan Zilkade ayının sonunda hilalin (yeni ayın) görülmesiyle belirlenir. Bu tespit, genellikle güvenilir astronomik hesaplamalar ve/veya yetkili İslami kurumların duyurularıyla yapılır. Dolayısıyla, her yıl Zilhicce ayının ne zaman başlayacağını öğrenmek için bu duyuruları takip etmek önemlidir.
Zilhicce Ayı: Haccın Mevsimi, Kurbanın Heyecanı ve İlahi Bir Davet
Zilhicce ayı, adeta dünyanın dört bir yanından gelen müminlerin, tek bir gaye uğruna, Lebbeyk nidalarıyla Kâbe'ye doğru akın ettiği, birlik ve beraberliğin en güzel tablolarının sergilendiği bir "ilahi davet" mevsimidir. Zilhicce, sadece hac ibadetiyle değil, aynı zamanda kurban ibadetiyle de taçlanır. Hz. İbrahim'in (a.s.) o sarsılmaz teslimiyetini ve Hz. İsmail'in (a.s.) o hayranlık uyandıran sabrını hatırlatan kurban, bizlere Allah yolunda fedakârlığın ve O'na olan bağlılığın en derin manalarını öğretir.
Bu ay, aynı zamanda içinde pek çok faziletli günü barındırır. Özellikle ilk on günü, Arefe günü ve Kurban Bayramı günleri, duaların, zikirlerin ve her türlü salih amelin kat kat sevapla mükâfatlandırıldığı müstesna zamanlardır.
Zilhicce'nin İlk On Günü: Allah Katında Amellerin En Sevgili Olduğu O Altın Zaman Dilimi
Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Allah katında, Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amellerden daha sevimlisi yoktur." (Buhârî, Îdeyn, 11). Bu hadis-i şerif, bu on günün ne kadar kıymetli ve bereketli olduğunu bizlere açıkça göstermektedir. Bu günler, adeta müminler için birer fırsat ve ganimet günleridir. Peki, neden bu on gün bu kadar faziletlidir?
- Temel İbadetlerin Bir Araya Gelmesi: Bu on gün içinde, namaz, oruç, sadaka, zikir gibi temel ibadetlerin yanı sıra, sadece bu günlere mahsus olan hac ve kurban gibi çok önemli ibadetler de bir araya gelir. Bu, başka hiçbir zaman diliminde olmayan bir özelliktir.
- Arefe Gününü İçermesi: Bu on günün dokuzuncusu olan Arefe günü, duaların en çok kabul edildiği, günahların affedildiği ve Allah'ın rahmetinin sağanak sağanak indiği çok mübarek bir gündür. Hac ibadetinin en önemli rüknü olan Arafat vakfesi bu günde yapılır.
- Kurban Bayramı'na Giriş Olması: Onuncu gün ise Kurban Bayramı'nın ilk günüdür. Kurban kesmek, Allah'a yakınlaşmanın (kurbiyet) en güzel yollarından biridir ve bu günlerde yerine getirilir.
- Allah'ın Bu Günlere Yemin Etmesi: Kur'an-ı Kerim'de Fecr Suresi'nin hemen başında, "Andolsun fecre, o on geceye..." (Fecr, 89/1-2) buyrularak bu on geceye (bazı tefsirlere göre Zilhicce'nin ilk on gecesine veya Ramazan'ın son on gecesine işaret eder) yemin edilmesi, bu zaman diliminin Allah katındaki değerini gösterir.
Bu Mübarek Günlerde Bir Müminin Tefekkür Ufukları: Uyanış, Arınma ve Rabbimize Yakınlaşma
Zilhicce'nin ilk on günü, sadece belirli ibadetleri yerine getirmekle kalmayıp, aynı zamanda derin bir tefekküre dalarak Rabbimizle olan bağımızı gözden geçirmek, hayatımızı anlamlandırmak ve manevi bir uyanış yaşamak için de eşsiz bir fırsattır:
- Hayatın Gayesini Yeniden Düşünmek: Hac ibadeti için dünyanın dört bir yanından gelen milyonlarca insanın tek bir amaca yönelmesi, bizlere de hayatımızın asıl gayesinin ne olduğunu, nereye doğru yol aldığımızı ve bu yolculukta azığımızın ne olduğunu tefekkür etme imkânı sunar. Acaba biz de Rabbimizin o "Gel!" davetine ne kadar icabet ediyoruz?
- Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'in Teslimiyetini Anlamak: Kurban ibadeti, bizlere sadece bir hayvan kesmekten öte, Allah'ın emrine kayıtsız şartsız teslim olmanın, en sevdiğimiz şeylerden bile O'nun rızası için vazgeçebilmenin ve O'na olan sevgimizi her şeyin üzerinde tutmanın ne kadar ulvi bir erdem olduğunu hatırlatır. Acaba bizler, Rabbimizin emirleri karşısında ne kadar teslimiyet gösterebiliyoruz? Nefsimizin ve dünyanın aldatıcı isteklerinden ne kadar fedakârlık yapabiliyoruz?
- Günahlardan Arınma ve Tövbe Fırsatı: Bu mübarek günler, özellikle de Arefe günü, günahlarımızdan samimiyetle tövbe etmek, Rabbimizin sonsuz rahmetine ve affına sığınmak için birer altın fırsattır. Geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe daha temiz bir sayfa açma azmini taşımalıyız.
- Nimetlere Şükretme Bilinci: Rabbimizin bizlere bahşettiği sayısız nimeti (sağlık, iman, aile, rızık vb.) yeniden hatırlayarak O'na olan şükrümüzü artırmalıyız. Kurban kesmek, aynı zamanda Allah'ın verdiği nimetlere bir şükran ifadesidir.
- Birlik ve Beraberlik Ruhu: Hac ve Kurban Bayramı, Müslümanlar arasındaki birlik, beraberlik, kardeşlik ve yardımlaşma duygularını pekiştirir. Bu günlerde, dargınlıkları gidermek, fakir ve muhtaçlara yardım elini uzatmak, komşuluk ve akrabalık bağlarını güçlendirmek çok önemlidir.
- "Ölmeden Önce Ölmek" Sırrına Erme Gayreti: Dünyanın fâniliğini, ahiretin ise ebedi olduğunu daha derinden idrak ederek, nefsimizi dünyevi arzulardan arındırmaya, kalbimizi sadece Allah'a bağlamaya ve O'nun rızasına uygun bir hayat yaşamaya daha çok gayret etmeliyiz.
Bu Bereketli Günleri Nasıl Değerlendirmeliyiz?
Zilhicce'nin bu ilk on gününü en güzel şekilde değerlendirmek için şu amellere daha fazla özen gösterebiliriz:
- Oruç Tutmak: Özellikle bu on günün ilk dokuz gününde ve bilhassa Arefe gününde oruç tutmak çok faziletlidir.
- Bolca Zikir ve Dua Etmek: Tekbir (Allahu Ekber), Tehlil (Lâ ilâhe illallah), Tahmid (Elhamdülillah), Tesbih (Sübhânallah) gibi zikirleri dilimizden düşürmemeli, bol bol dua ve istiğfar etmeliyiz.
- Kur'an-ı Kerim Okumak ve Anlamaya Çalışmak: Rabbimizin kelamıyla daha çok meşgul olmalı, onu okumalı, anlamaya çalışmalı ve hayatımıza rehber edinmeliyiz.
- Nafile Namazlar Kılmak: Farz namazlarımızın yanı sıra, teheccüd, kuşluk, evvabin gibi nafile namazlarla Rabbimize daha çok yakınlaşmaya gayret etmeliyiz.
- Sadaka Vermek ve İyilik Yapmak: İhtiyaç sahiplerine yardım etmek, sadaka vermek, yetimlerin başını okşamak, hastaları ziyaret etmek gibi her türlü iyilik ve hayırda bulunmak bu günlerin bereketini artırır.
- Kurban Kesmek veya Kurban İbadetine Ortak Olmak: İmkanı olanların Kurban Bayramı'nda kurban kesmesi veya bu ibadete ortak olması, bu günlerin en önemli amellerindendir.
- Hac İbadetini Yerine Getirenler İçin Dua Etmek: Hacca giden kardeşlerimizin ibadetlerinin kabulü ve sağ salim dönmeleri için dua etmeliyiz.
Unutmayalım ki, bu mübarek günler Rabbimizin rahmetinin coştuğu, mağfiret kapılarının ardına kadar açıldığı ve duaların geri çevrilmediği eşsiz zamanlardır. Bu fırsatı en güzel şekilde değerlendirerek, hem dünyamızı hem de ahiretimizi mamur etmeye gayret edelim.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.