Manevi tekâmül yolculuğunda Nefs-i Râdiye'ye ulaşan kul, Rabbinden gelen her şeyi (lütfu da kahrı da) bir görmeye, O'nun her fiilindeki hikmete ve güzelliğe şahit olmaya başlamıştı. Bu tam teslimiyet ve muhabbet hali devam ettiğinde, Allah Teâlâ'nın lütfuyla bir sonraki kapı aralanır: Nefs-i Mardiyye. "Mardiyye", Arapça "rıza" (رضا) kökünden gelir ve "razı olunan, hoşnut olunan, beğenilen, kabul edilen" anlamına gelir.
Nefs-i Mardiyye, Allah Teâlâ'nın kendisinden razı olduğu, amellerini, ahlakını ve kulluğunu beğendiği, O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış nefistir. Bu, kul için erişilebilecek en büyük şereflerden biridir. Çünkü Yaratıcının, yarattığı kulundan razı olması, o kulun artık Allah'ın özel dostları (Evliyaullah) arasına girmeye başladığının bir işaretidir. Fecr Suresi'nde Nefs-i Mutmainne'ye yapılan çağrıda bu iki hal birlikte zikredilir:
Razı Olmuş ve Razı Olunmuş Nefse Çağrı
(Fecr Suresi, 89:28)
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ
İrci'î ilâ Rabbiki râdiyeten mardiyyeh.
"Sen O'ndan razı (râdiyeten), O da senden razı (mardiyyeten) olarak Rabbine dön."
Kulun Rabbinden razı olması (Râdiye) bir önceki makam iken, Rabbin kulundan razı olması (Mardiyye) bu makamın vasfıdır.
Mardiyye Halindeki İnsanın Özellikleri ve Güzellikleri
Allah'ın kendisinden razı olduğu bu kutlu manevi makama erişen kulun hali, İslam ahlakının zirvelerini yansıtır:
- İlahi Rızanın Tecellisi: O kulun sözlerinde, işlerinde, ahlakında Allah'ın rızası ve sevgisi hissedilir. Allah onu korur, gözetir ve işlerinde ona yardım eder.
- Mükemmel Ahlak (Ahlâk-ı Hamîde): Merhamet, şefkat, cömertlik, sabır, şükür, tevazu, adalet, doğruluk gibi güzel ahlak özellikleri artık onun kişiliğinin ayrılmaz bir parçası, doğal bir hali olmuştur. Bu ahlak, Allah'ın isimlerinin o kulda güzel bir şekilde yansımasıdır.
- Tam İhlas: Yaptığı her işi, söylediği her sözü sadece ve sadece Allah rızası için yapar. İnsanların övgüsü veya yergisi onun için önemini yitirmiştir. Kalbi riyadan ve dünyevi beklentilerden tamamen arınmıştır.
- Derin Manevi Anlayış (Basiret/Feraset): Allah ona özel bir anlayış ve feraset lütfeder. Olayların iç yüzünü, ilahi hikmetleri daha kolay idrak eder. Doğruyu yanlıştan ayırma yeteneği çok gelişmiştir. Güçlü ilhamlar alabilir.
- Yaratılmışlara Karşı Derin Sevgi ve Merhamet: Allah sevgisi, O'nun yarattıklarına karşı da derin bir sevgi ve şefkat olarak yansır. Bütün mahlukata Allah'ın eseri gözüyle bakar, onlara merhamet eder.
- Halka Hizmet: Genellikle bu makamdaki zatlar, insanları irşad etmek, onlara doğru yolu göstermek, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek gibi Allah rızasına yönelik hizmetlerle meşgul olurlar.
- Kerametler (Allah'ın İzniyle): Allah dilerse, bu sevdiği ve razı olduğu kulları aracılığıyla olağanüstü haller (kerametler) gösterebilir. Ancak bu, bu makamın bir şartı veya amacı değildir; sadece Allah'tan bir ikramdır ve asıl keramet istikamet üzere olmaktır.
Kur'an'da Razı Olunan Kullar
Kur'an-ı Kerim, Allah'ın kendilerinden razı olduğu kullardan bahsederken genellikle iman eden ve salih amel işleyenleri, özellikle de sahabe-i kiramı över:
Allah Onlardan Razıdır...
(Tevbe Suresi, 9:100)
وَالسَّابِقُونَ الْاَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِر۪ينَ وَالْاَنْصَارِ وَالَّذ۪ينَ اتَّبَعُوهُمْ بِاِحْسَانٍۙ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي تَحْتَهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ
Ve's-sâbikûne'l-evvelûne mine'l-muhâcirîne ve'l-ensâri ve'llezîne't-tebeûhum bi-ihsânin radiyallâhu 'anhum ve radû 'anhu ve e'adde lehum cennâtin tecrî tahteha'l-enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(en), zâlike'l-fevzu'l-'azîm.
"Muhacirlerden ve Ensar'dan İslam'a ilk önce girenler ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinde ebedî kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır." (Ayrıca bkz: Mâide 5:119; Mücâdele 58:22; Beyyine 98:8)
Bu ayetler, Allah'ın rızasına ulaşmanın mümkün olduğunu ve bunun en büyük kurtuluş olduğunu göstermektedir. Peygamberler (aleyhimüsselam) ise bu makamın en zirvesindedirler.
Mardiyye Makamına Ulaşmak: Bir Lütuf ve Gayret Meyvesi
Nefs-i Mardiyye makamı, kulun kendi çabasıyla doğrudan ulaşabileceği bir mertebeden ziyade, önceki mertebelerde gösterilen samimi gayretin, tam teslimiyetin ve özellikle Nefs-i Râdiye'de kökleşen "Allah'tan razı olma" halinin bir sonucu olarak, Allah Teâlâ'nın bir lütfu ve ihsanıdır.
Bu makama giden yolda kulun yapması gerekenler şunlardır:
- Râdiye Halini Korumak ve Derinleştirmek: Allah'tan gelen her şeye olan rızayı ve teslimiyeti sarsılmaz bir hale getirmek.
- Muhabbetullah'ta Zirveleşmek: Allah sevgisini her şeyin önüne geçirmek, kalbi tamamen O'na adamak.
- İhlasın Kemâli: Tüm amelleri zerre kadar gösteriş veya dünyevi beklenti olmaksızın sadece Allah için yapmak.
- Sünnete Tam Uyum: Hayatın her alanında Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) sünnetine titizlikle uymak.
- Sürekli Zikir ve Tefekkür: Allah'ı anmaktan ve O'nun azametini, rahmetini, hikmetini düşünmekten bir an bile gafil olmamak.
- Halka Hizmet ve Güzel Ahlak: Allah'ın kullarına karşı şefkatli, merhametli, affedici ve cömert olmak.
Kul bu gayretleri gösterdiğinde, Allah Teâlâ lütfuyla onu Kendi rızasına mazhar kılar ve Mardiyye makamına yükseltir.
Alimlerden ve Ariflerden Nefs-i Mardiyye Üzerine Sözler
Gönül sultanları, Allah'ın kendilerinden razı olduğu kulların halini tarif etmişlerdir:
Evliyaullah'ın Hali
Hikmetli Bir Bakış
"Allah'ın kendisinden razı olduğu kul (Mardiyye), artık kendi iradesiyle değil, Rabbinin iradesiyle hareket eder. O'nun baktığı yerde Allah'ın sanatını, konuştuğunda Allah'ın hikmetini, sustuğunda Allah'ın tefekkürünü bulursun. O, yaşayan bir Kur'an ve ahlak timsali olur."
Rıza Makamının Sonu
İbn Kayyım el-Cevziyye (rh.a) - Mana
"Kulun Rabbinden razı olmasının (Râdiye) nihayeti, Rabbinin de kulundan razı olmasıdır (Mardiyye). Bu, sevginin ve teslimiyetin en yüksek derecesidir ve cennet ehlinin halidir."
Nefs-i Mardiyye, kulun Allah ile olan ilişkisinde ulaştığı çok şerefli ve yüce bir makamdır. Bu mertebede kul, Rabbinin sevgisi ve rızasıyla nurlanmış, O'nun ahlakıyla ahlaklanmış, yeryüzünde O'nun halifesi olma sırrına yaklaşmıştır. Bu, aynı zamanda bir sonraki ve son mertebe olan Nefs-i Kâmile/Sâfiye'ye açılan kapıdır. Rabbimizden bizleri hem Kendisinden razı olan (Râdiye) hem de Kendisinin onlardan razı olduğu (Mardiyye) bahtiyar kulları arasına katmasını niyaz edelim.
Sevgi ve dua ile kalın. Allah'a emanet olun.